SOSYAL MEDYA CENNETİ
Günlük hayatta uyulması gereken görgü kuralları, yapılsın ya da yapılmasın herkesçe bilinir. Fakat internet ortamına girince görgü kuralıymış, edepmiş, ahlakmış, islammış devre dışı…
Konu komşuya gösterilmesini bırakın ne yendiğinden bile bahsedilmeyen günlerden, bağ-bahçe gibi açık ortamlarda yemek yerken bile yakından geçen birileri görüp canı çekebilir diye düşünülen günlerden, yemeğin kokusu gitmiştir diye pişen yemekten komşuya da gönderilen günlerden, yemek pişirilirken kapıya biri geldiğinde zorla sofraya oturtulup önüne yemek konulan günlerden; bak ben bunları yerken sen fotoğraflarına bakmakla yetin, bari gözünüz doysun. Allah’ın fakirleri dercesine yenilen yemeğin, farklı açılardan çekilip sosyal medyada eş-dost ile on defa paylaşıldığı günlere geldik.
İnsanların evlendiği eşini bile ancak kendi düğününde görebildiği günlerden; daha ortada ne yüzük ne de nikah varken sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla eş adayını görmeyenin kalmadığı günlere geldik. Bu bir yarış gibi sanki. ‘’Görgüsüzlük yarışı’’. Bazıları buna ‘’özgürlük’’ adını vererek ‘’benim sayfam değil mi istediğimi paylaşırım’’ diye bir kılıf uydurup yaptığı görgüsüzlüklerin fotoğraflarını çekerek, paylaşmaya devam etse de kendisini bir kuru ekmek parçasını yerken çekip o kişinin kendi sayfasında paylaşsanız sizce bu duruma ne tepki verir? Oysa köfteler, kebaplar yediğinde selfi yaparken ağzı kulaklarına varan kendisi değil miydi? Sizler hergün böyle durumlarla karşılaşıyorsunuz. Peki en son okuduğu kitabı çekip paylaşan kaç kişi görüyorsunuz.? Elbette yok denecek kadar az. Demek ki paylaşacak kayda değer birşeyi olmayanlar kendilerini böyle tatmin ediyorlar. Tabi bu; dışarda hiç yenilmesin veya evleneceğimiz kişiyi düğünümüze kadar görmeyelim demek anlamına gelmez. Sanal ortam olunca kadın erkek herkes kardeş oluveriyor nedense. Sadece ‘’Korkalım o günden ki kendi ellerimiz ve bütün uzuvlarımız yaptıklarımıza şahitlik edecekler’’. Sanal ortamdayız; cennette değiliz ki canımızın çektiği her yiyecek ayağımıza gelsin; cennette değiliz ki nefsimiz bize kötülüğü emretmesin… Yapılan paylaşımların arkasından gelen yorumlarla beraber ortaya çıkan gıybet, hased, iftira, suizan gibi hastalıklara hiç girmeye gerek. Yaptığınız basitce bir paylaşım ile yüzlerce insanın günaha girmesine sebep olabilirsiniz. Tabi ‘’bir işe vesile olan da o işi yapan gibidir’’ hadisini herkes bilir herhalde… Nisa Suresi 38.ayetten aslında gösterişin şeytanla arkadaşlık yapmak olduğunu anlıyoruz: ‘’Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olura, o ne kötü bir arkadaştır.’’ İmam Caferi Sadık a.s buyuruyor ki; Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:’’İnsanlar öyle bir zamana rastlayacaklardır ki, iç dünyaları iğrenç, ama dış görünümleri süslü ve güzel olacaktır. Yaptıkları amellerde Rablerinin katındakini gözetmezler. Dinleri tamamen riya olur. İçlerinden Allah korkusu geçmez. Allah da azapla onları kör eder (kuşatır). Boğulmakta olan bir kimsenin yaptığı son dua gibi dua ettikleri halde dualarını kabul etmez.’’ (Usul-u Kafi, c.2, s.511) Peki ne yapmalıyız? Madem ki paylaşmayı seviyorsunuz; YEMEĞİNİZİ SOSYAL MEDYADA DEĞİL, YOKSULLARLA PAYLAŞIN! Birinci paylaşımınız sizi cehenneme sürüklerken ikinci paylaşımınız sizi cennete çekecektir. (Gösteriş için yapmamak koşuluyla tabi). Ebu Muhammed el-Vabişi rivayet eder: ‘’İmam Caferi Sadık (a.s)’ın yanında bizim ashabımızdan söz açıldı. Ben de söze katılarak dedim ki: Onlardan iki, üç kişi ya da daha az yahut daha fazlası yanımda olmadan öğlen ve akşam yemeğini yemem. Bunun üzerine İmam Caferi Sadık (a.s) buyurdu ki: Onların sana yaptığı iyilik, senin onlara yaptığın iyilikten daha büyüktür. Dedim ki: Sana feda olayım, bu nasıl olur? Onlara yemeğimi veriyorum, malımı onlar için harcıyorum, ailemi onların hizmetine sunuyorum? Buyurdular ki: Onlar senin evine girdikleri zaman, Allah Azze ve Celle tarafından bahşedilmiş büyük bir rızıkla gelirler. Çıktıkları zaman da senin bağışlanmışlığınla çıkarlar.’’ (Yani günahlarını alır götürürler.) Sadr es-Sayafi rivayet eder: İmam Caferi Sadık (a.s) bana dedi ki: ‘’Niye her gün bir köle azad etmiyorsun? Dedim ki: Malım bunu kaldırmaz. Buyurdu ki: Her gün bir Müslümanı doyur. Dedim ki bollukta olsun, darlıkta olsun farketmez mi? Buyurdu ki: Bollukta olanın da canı yemek çeker.’’İmam Caferi Sadık (a.s)’dan başka bir hadiste ise varlıklı bir mümini doyurmanın İsmailoğullarından boğazlanmakta olan birini kurtarıp azad etmeye, muhtaç bir mümini doyurmanın da İsmailoğullarından boğazlanmakta olan yüz kişiyi kurtarıp azad etmeye denk sevap olduğu buyuruluyor. (Usul-u Kafi, c.2, s.380)
Kadın-erkek, evli-bekar, tesettürlü yada tesettürsüz fotoğraf paylaşımlarına gelince… İslamda yapılan amel kadar gidiş yolu da önemlidir. Siz Allah’ın istediği yoldan giderseniz Rabbimizin şefkat ve merhamet kanatları altına girersiniz; O’nun razı olmadığı yoldan giderseniz O’nun öfke ve gazabını üzerinize çekersiniz. Hangisi kârlı sizce? Eskiden gelinlikle girilen evden kefenle çıkılırken sizce neden şimdi evlendikten bir iki ay sonra boşanılıyor? Sonuç olarak; sosyal medyayı da Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde kullanarak amel defterlerimizi bazı yüzlerin kara çıkacağı günde yüzlerimizi ak çıkaracak amellerle dolduralım. Selam ve dua ile…
SEHER