KUR’AN HAYAT KAYNAĞIMIZ
KUR’AN HAYAT KAYNAĞIMIZ En uzun yaşayan nedir veya kimdir? diye sorsam farklı cevaplar alırım. Kiminiz ağaçlardan, kiminiz hayvanlar âleminden, kiminiz insanlardan, kiminiz peygamberlerden, kiminiz cinlerden, kiminiz şeytandan örnekler verebilirsiniz. Aslında en uzun yaşayan gerçek ve her varlığı da ayakta tutan “Din” dir. Elbette kast edilen hak ve sahibi Rabb’imiz olan. Yani üretilen dinler değil, indirilen din. Başından beri adı İslam olan. Al-i İmran suresi/ 19 “Doğrusu Allah katında din, İslam'dır….” Tüm peygamberler bu yolun canlılığını, dimdik ayakta duruşunu hatırlatmak için gelmişlerdir. Bu yüzden birbirini tasdikleyerek gelirler. Sadece peygamberler değil, bunlar arasında gelen tüm seçilmişler de dâhil hepsi bu hayata, bu yaşam tarzına dikkat çekmişlerdir. Yani Ab-ı hayat buydu.Tarihteki tek adı; “İslam” idi. Dolayısıyla tüm peygamberler ve vasileri birbirinden kopuk değillerdir. Onları birbirinden koparanlar ihanet içinde olan insanlardır. Yoksa hiçbir seçilmiş diğer seçilmişten ayrı bir yol edinmemiş, gelişigüzel davranmamışlardır. Hepsi aynı dine çağırıyorlardı. 83- Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysaki göklerde ve yerde ne varsa, hepsi ister istemez O'na teslim olmuş, hepsi döndürülüp O'na götürülüyorlar. 84- De ki: "Biz, Allah'a, bize indirilene; İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene; Musa'ya İsa'ya peygamberlere Rablerinden verilene inandık iman getirdik. Onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz, ancak O (Allah’a)'na boyun eğen müslümanlarız!" 85- Her kim İslam'dan başka bir din ararsa asla kabul edilmez ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.”
AL-İ İMRAN SÜRESİ/ 83-85 Peygamberler ve vasileri arasında ayırım yapmak; bu yolu kesip atma, sapma ve ihanet anlamına gelir. Bu anlam sadece Müslümanlar ile Ehl-i kitap arasındaki farka işaret etmez. Yani onlardan Yahudilerin Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Davut ( hepsine selam olsun) gibi, Hıristiyanların Hz. İsa(as) gibi bazı peygamberleri kabul edip bazılarını kabul etmemek değildi tek mesele olan. Tüm peygamberler ile Hz. Muhammed (saa)’i ayırmadığımız gibi, peygamberler ile vasilerini de ayırmamalıyız. Ayrıca vasiler arasında da ayırım yapamayacağımız gibi, en son vasi olan İmam Mehdi(as) de tüm peygamberler ve vasilerden kopuk düşünülmeyecekti. 82. İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır. 83. Bu, kavmine karşı Bizim İbrahim'e vermiş olduğumuz hüccetimizdir. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir. 84. Bundan başka ona İshak ve Ya'kub'u ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik. Nuh'u da daha önce hidayete erdirmiştik, onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı, Harun'u da... İşte iyi işler yapanları böyle mükâfatlandırırız. 85. Zekeriyya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da... Hepsi iyilerdendir. 86. İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u ve Lut'u da... Her birini âlemlerin üstüne geçirdik. 87. Atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmını da... Bunların hepsini seçtik ve bir doğru yola hidayetçi kıldık. 88. İşte bu yol Allah yoludur. O, kullarından dilediğine hidayet eyler. Eğer bunlar Allah'a ortak koşmuş olsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmiş olurdu.
ENAM SÜRESİ/ 82- 88 Din, kendisi yaşayan ve ölümü olmayan tek gerçek olduğu gibi, kendine sarılanlara da hayat veriyordu. Şimdi aynen peygamber ve vasileri; birbirinden kopmadan, birbirini tasdik ederek ve birbirine yardım ederek birbirilerini nasıl izledilerse, ilahi kitaplar da birbirini tasdikleyerek gelmektedirler. Örnek verilen ayetlere dikkat çektiğimiz gibi, bunun gibi birçok ayetlere de rastlanmaktadır. 46 - “O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'tan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik. 47- İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.”
MAİDE SURESİ/ 46-47 Ne yazık ki Tevrat gönderilen toplumlar da, İncil gönderilen toplumlar da kendilerine verilen bu emanet niteliğindeki kitaplara gereği gibi davranmadılar. Yüce Allah onların ihaneti ile yine din denen hayatın önünü kesmedi. Tevrat, İncil ve diğer kitap ve suhufları tasdikleyen bir kitap daha geldi. Adı Kur’an olan. Aslında meram yine aynı idi. insanlara gerçek hayatın yolunu göstermekti. Ancak insanların yine aynı hataları yapmaması için Kur’an’a nasıl yaklaşım sebebiyle ciddi anlamda uyarılmışlardı. Kur’an da tüm ilahi verileri tasdikleyerek gelmişti. Yüce Allah’ın bir kez daha kullarına verdiği rahmetti. Onların hayat kaynağı olacak olan. Şimdi sadece tek bir şey kalıyordu geriye. Kur’an’ı kana kana içmek. Ondaki ilkelerin hayat bulması için. Maide suresi/ 66 “Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni (ikame etselerdi) doğruca uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altlarında olanlardan yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet de yok değil; fakat çoğu ne kötü işler yapıyorlar!” İşte hayat kaynakları olan tüm Peygamberler ve Vasilerin ellerindeki kitaplar tasdiklenmeden ve hayata getirilmeden asla hayat bulamayacağımız aşikârdır. Kur’an ayı olan bu Ramazan ayında Kur’an’lar hatmedilirken bu gerçekleri de göz ardı etmeyelim. Kur’an gerçek anlamda dinlenilmeden, peygamber anlaşılmadan hayat bulamayacağımız gibi. Kur’an okumuş olmak için, Kur’an okumayalım inşallah. Ya da isterseniz okumayı öğrenmekten artık öğrenmek için okumaya geçelim. Hayatın bir parçası olmak için. Ne dersiniz? Vesselam.