top of page

KUR’AN’DA TEZAT GİBİ DURAN AYETLER

KUR’AN’DA TEZAT GİBİ DURAN AYETLERE

İMAM ALİ(AS)’NİN AÇIKLAMALARI Ebu Ma’mer   se’dani  şöyle  şöyle   rivayet  etmiştir: Bir  şahıs Müminlerin  Emiri Ali b. Ebi Talib’in(a.s) huzuruna   vardı  ve şöyle  arz  etti: “ Ey Müminlerin Emiri! Allah’ın semavi kitabı hakkında  şek  içindeyim.”    İmam (a.s) ona şöyle buyurdu : “  Yazıklar olsun sana!  söyle bakayım,  Allah’ın kitabında şek ettiğin şey nedir?”    Dedi ki : “Nasıl şek etmeyeyim?  Kitabın bazı  yerleri  bazı yerlerini  çürütmektedir!” Hz . Ali   b.  Ebu Talib (a.s ) şöyle  buyurdu: Hiç şüphesiz kitabın  bazı  yerleri   bazı  yerlerini  tasdik eder,   birbirlerini  tekzip etmez.  Lakin  sen , onu anlayacak kadar  akıl rızkına  sahip  değilsin.  Söyle bakayım  Yüce Allah’ın  Kitabının nerelerinde şek  ettin ? Dedi ki : “Allah   şöyle diyor: “onlar , bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları  gibi  biz de   bugün  onları unuturuz. (A’raf  51) “ ve  aynı  şekilde şöyle söylemekte : “Onlar Allah ‘ı  unuttular. Allah da onları unuttu! (tövbe,67)”ve yine şöyle diyor : ” senin Rabbin unutkan değildir: ( Meryem,64)” Bir  yerde  unuttuğunu haber  veriyor, başka bir  yerde  unutmadığını  haber  veriyor.  Bu  nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerin  Emiri !   imam (a.s)  buyurdu ki : “ başka nerelerde şek  ettiysen onları  da söyle .” Dedi ki : Allah şöyle  diyor : “ Ruh ve melekler saf  saf olup durduğu gün , Rahman’ın izin verdiklerinden başkaları  konuşmazlar; konuşan  da doğruyu söyler .( Nebe,38)” konuşun  diyor onlar da  şöyle diyorlar:  “ Rabbimiz Allah’a yemin olsun  ki, biz ortak  koşanlar değildik. (Enam 23) “ ve şöyle diyor: “ Sonra kıyamet günü ( gelip çattığında ise ) birbirinizi  tanımazlıktan gelecek  ve  birbirinize lanet  lanet  okuyacaksınız. (Ankebut,25)”ve  yine şöyle  diyor: “işte bu , cehennem ehlinin tartışması , şüphesiz  bir gerçektir.(sad,64)”ve şöyle diyor :” Benim huzurumda  çekişip  durmayın.  Ben size daha önce ‘kesin  bir uyarı’ göndermiştim .(Kaf ,28)”ve  keza şöyle  diyor : “Onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır , ayakları da şahitlik eder.(Yasin, 65 )” Bir yerde mahlukların konuşmayacağının haberini  veriyor , ama  onların şu  sözünü” Rabbimiz   Allah‘a  yemin olsun ki , biz, ortak koşanlar değildik “ de naklediyor . Bir  yerde de olanların kendi  aralarında tartıştıkları söyleniyor.  Bu nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerin Emiri ! Bu duyduğun şeyler  hakkında nasıl şek etmeyeyim? Hz. Ali (a.s)  buyurdu  ki “Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetlerde  şek  ediyorsun ? Onları da söyle .” Dedi ki: Allah Azze  ve  celle  şöyle diyor :”Yüzler vardır ki , o gün  ışıl ışıl  parıldayacaktır. Rablerine bakıp durur.( kıyamet , 22-23)”  ve şöyle  diyor:”Gözler O’nu göremez; halbuki O , gözleri görür . O, eşyayı  pek iyi  bilen, her şeyden haberdar olandır. (Enam,103)” ve şöyle diyor: “Andolsun onu, Sid sidretü’l -Münteha ‘nın  yanında  önceden  bir defa daha görmüştü.(necm,13-14)” ve şöyle diyor : ”O gün , Rahman’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının  şefaati fayda  vermez. O, insanların  geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Onların ilmi ise bunu  kavrayamaz. ( Taha,109-110)” Gözler O’ nu görürse ilmin de O’nu kapsadığı  anlamına gelir . Bu nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerin Emiri! Bu duyduğun  şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim ? Hz. Ali (a.s) buyurdu ki :”Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetler de şek ediyorsun ? onları da söyle .”  Dedi ki :  Allah Tebareke  ve Teala şöyle diyor : “ Allah bir insanla ancak  vahiy yoluyla veya perde arkasından  konuşur yahut bir elçi gönderip  izniyle ona dilediğini vahyeder. (Şura,51)” ve şöyle diyor : “Allah Musa ile de doğrudan  konuştu . ( Nisa, 164) ve şöyle demiştir :  “ Rableri onlara  seslendi… (Araf,22)” ve şöyle diyor : “Ey Peygamber ! Hanımlarına , kızlarına söyle … (Ahzab,59)” ve şöyle diyor :” Ey peygamber , Rabbinden sana indirileni tebliğ et . ( Maide ,67)”Bu nasıl mümkün olabilir ? Ey Müminlerin Emiri ! Bu duyduğun şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim ? Hz. Ali (a.s) buyurdu  ki: “Yazıklar olsun sana. Başka hangi ayetlerde  şek ediyorsun ? onları da  söyle.”  Dedi ki : Medhi yüce olan Allah şöyle diyor :”Hiç, onun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun ? (Meryem,65) “Bir taraftan insanı işiten, gören , sahip, terbiye eden olarak adlandırm bakmakta, öte taraftan O’nun müşterek olan birçok adının olduğunu söylüyor.Diğer taraftan da “Hiç, Onun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun ? ”diyor. Bu  nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerin Emiri! Bu duyduğun şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim? Hz. Ali (a.s) buyurdu ki : “Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetlerde şek ediyorsun? Onları da söyle.” Dedi ki : “Allah Tebareke ve Teala şöyle diyor: Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak ( ve gizli ) kalmaz.( Yunus,61)” ve şöyle diyor : “Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. (Al_i imran ,77)  “ve şöyle  diyor : “ Hayır ! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden  (Onu görmekten ) mahrum kalmışlardır .(Mutaffifin,15)” O’nu görmekten mahrum olanlar nasıl O’na bakabilirler ? Bu nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerin Emiri ! Bu duyduğun şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim !” Hz. Ali (a.s) buyurdu ki : “Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetlerde  şek ediyorsun ? onları da söyle .”  Dedi ki : Allah Azze ve Celle şöyle diyor  :”Gökte olanın , sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz ? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır . (Mülk,16) “ ve şöyle diyor:”Rahman, Arş’a istiva etmiştir .(Taha ,5) “ ve şöyle diyor : “O göklerde ve yerde tek Allah’tır . Gizlinizi, açığınızı bilir.(Enam ,3)” ve  şöyle diyor: “Zahirdir, batındır .(Hadid ,3)” ve şöyle diyor “ Her nerde olsanız, O sizinle  beraberdir . (Hadid ,4)”ve şöyle diyor :” Biz ona şah damarından daha yakınız .(Kaf,16)”Bu nasıl mümkün olabilir ? Ey Müminlerin Emiri ! Bu duyduğun şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim? Hz. Ali (a.s) buyurdu ki :” Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetlerde şek ediyorsun? Onları da söyle .” Dedi ki : Övgüsü yüce olan Allah şöyle diyor : “ Rabbin (in buyruğu ) geldiği ve melekler saf saf durduğu zaman … (Fecr,22)” ve şöyle diyor: “Andolsun , sizi ilk defa yarattığımız gibi (buğün de) teker teker ,yapayalnız  ve yalın ( bir tarzda ) bize geldiniz.(Enam,94) “ve şöyle diyor:”Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah ‘ın  ve meleklerinin gelmesini mi beklerler? (Bakara,210)”ve şöyle diyor :”Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alemetlerinin  gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alemetleri geldiği  gün , önceden inanmamış ya da imanında  bir hayır  kazanmamış  olan kimseye  artık imanı bir fayda sağlamaz. (Enam ,158)” Bir yerde Rabbinin gelmesini diyor,başka bir yerde Rabbinin bazı alemetlerinin gelmesini diyor. Bu nasıl  mümkün olabilir? Ey Müminlerinin emiri! duyduğun  şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim ?! Hz. Ali (a.s) buyurdu ki : “Yazıklar olsun sana . Başka hangi ayetlerde  şek ediyorsun? onları da söyle.”  Dedi ki :  Allah Celle  Celaluhu şöyle diyor :”Doğrusu onlar Rabblerine kavuşmayı inkar etmektedirler . (secde,10)”Müminler  hakkında ise şöyle buyurmuştur :”Onlar Rableriyle görüşeceklerine inanır ve şüphesiz  O’ na geri döneceklerini  bilirler.(Bakara,46)” ve şöyle buyurmuştur :”Onunla görüştükleri gün sözleri selamdır . Ahzap,44)”ve şöyle  demiştir :”Her kim Rabbiyle görüşmeyi ümit ederse Allah ‘ın  vadi gelecektir .(Ankebut ,5) “ve şöyle buyurmuştur :”Her kim Rabbiyle görüşmeye ümit ederse Salih amelde bulunmalıdır. (Kehf,110)” Allah bu ayetlerin birinde O’nunla  görüşeceklerini söylüyor , bir diğerinde gözlerin kendisini görmeyeceğini  ve O’nun  gözleri kuşattığını söylüyor , bir diğerinde de “O’nu ilim olarak ihata edemezler .(Taha,110)”diyor. Bu nasıl mümkünolabilir? Ey müminlerin Emiri! Bu duyduğun şeyler hakkında nasıl şek etmeyeyim ? Hz. Ali (a.s) buyurdu ki : “Yazıklar olsun sana . Başka  hangi  ayetlerde şek ediyorsun ? onları da söyle .”  Dedi ki :Allah Tebareke ve Teala  şöyle buyuruyor :” Suçlular (o gün ) ateşi görünce , onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar .(Kehf ,53)” ve şöyle diyor :”O gün , Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar  da  Allah ‘ın hiç süphesiz hak olduğunu bileceklerdir.(Nur,25)” ve şöyle buyuruyor :”Siz Allah hakkında (bir takım ) zanlarda bulunuyordunuz.(Ahzap ,10)” Bir  yerde bildiklerini söylüyor . zanşektir. Bu  nasıl mümkün olabilir? Ey Müminlerinin Emiri!  Bu  duyduğun  şeyler  hakkında nasıl şek etmeyeyim ? Hz. Ali (a.s)  buyurdu ki :”Başka hangi ayetlerde şek ediyorsun ? onları da söyle .”Dedi ki: Allah Teala şöyle diyor :”Biz , kıyamet günü için adalet terazileri  kurarız. Artık  kimseye, hiçbir şekilde haksızlık  edilmez. (Enbiya,47)”ve şöyle  diyor:”Biz onlar için kıyamet gününde  hiçbir terazi kurmayacağız.(Kehf ,105)”ve şöyle  buyuruyor:”İşte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir .(Mü’min,40)”ve şöyle diyor :”O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimin de tartıları hafif gelirse,işte onlar, ayetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.(A’raf,8_9)” Bu nasıl  mümkün olabilir ? Ey Müminlerin Emiri!  Bu  duyduğun  şeyler  hakkında nasıl şek etmeyeyim ? Hz. Ali (a.s) buyurdu ki :” Yazıklar olsun sana. Başka hangi  ayetlerde şek ediyorsun ? onları da söyle.” Dedi ki : Allah Teala şöyle buyuruyor :”De ki: size vekil kılınan (bu konu da görevlendirilen ) ölüm meleği canınızı alacak , sonra Rabbinize döndürüleceksiniz .(secde ,11)” ve şöyle diyor: “Allah ölüm anında canları alır. (Zümer ,42) “ve  şöyle diyor : “Onlar vazifede kusur etmezler.(Enam ,61) “ve şöyle buyuruyor: “Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında …(Nahl,32)” ve şöyle diyor :”Kendilerine haksızlık ederlerken meleklerin canlarını  aldıkları kimseler…( Nhl,28)” Bu nasıl  mümkün olabilir ?Ey Müminlerin Emiri !  Bu duyduğun şeyler hakkında  nasıl şek etmeyeyim ? Eğer bana merhamet etmesen ve senin elinle açılacağına ümit ettiğim bu gönlümü  açmasan hakikaten ben helak olurum . Eğer Rab Tebareke ve Teala hak, kitabı hak ve peygamberleri hak ise kesinlikle  ben helak ve ziyankarlardan olmuşum demektir, yok eğer peygamberler batıl  iseler benim için bir  sakınca yoktur ve kurtulmuş olurum. Bunun üzerine İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: “çok kutsaldır benim Rabbim. Çok kutsaldır , Tebarek ve Tealadır. Yücedir , büyüktür. Şehadet ediyorum ki O, sonu gelmeyecek daimdir ve bunda şekkimiz yoktur . O’na  hiçbir şey benzemez . Oi işiten ve görendir . kuşkusuz kitab haktır. Peygamberler haktır. Mükafat ve azap haktır. Eğer imandan ziyadesiyle rızıklanırsan  veya mahrum olmazsan ki  bunlar Allah ‘ın elindedir . Dilerse  rızıklandırır , dilemezse ondan  seni mahrum  bırakır . Ama  ben şek ettiğin şeyleri sana öğreteceğim. Allah ‘tan  başka hiçbir güç yoktur. Eğer  Allah sana hayır vermeyi dilerse  sana ilminden öğretecek ve sabit kılacaktır  . ve eğer şer ve  kötülüğünü dilerse şaşırıp helak olursun.  Allah ‘ın “Onlar Allah ‘ı unuttular . Allah da onları unuttu!” sözünden maksat, yani onlar dünya yurdunda Allah ‘ı unuttular ve ona itaat etmediler  ve sonuçta Allah da onları  ahrette unutur, yani onlara  herhangi  bir şeyden  dolayı  mükafat  vermez  ve  hayırdan yana unutulmuş  olurlar. Yüce Allah ‘ın  buradaki sözünde olduğu gibi “Onlar , bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları gibi biz de buğün onları unuturuz .”Yani Allah ,unutmaları yüzünden dünya yurdunda kendisine itaat edip zikreden  dostlarına verdiği sevabı onlara vermez. Allah dostları ise Allah ‘a  Resülüne iman etmiş ve gaybtan (ölümden sonraki hayattan ) korkmuşlardı. Allah ‘ın “Senin Rabbin unutkan değildir .” sözünden maksat, yani  Rabbimiz  Tebareke  ve Teala’dır ,uludur , büyüktür, unutmaz ,gaflet etmez, bilakis koruyan ve bilendir. Araplar unutkanlık  hakkında  şöyle derler:”Falan  şahıs bizi unuttu ve artık bizi anmıyor”; falan şahıs  bizim için hayırlı bir iş yapıp ,hayırla anmıyor . Yüce Allah ‘ın  zikrettiği bu şeyi anladın mı ? Dedi ki :”  Evet  beni rahatlatın, Allah da seni rahatlatsın . Benim  bu sorunumu çözdüm . Allah mükafatını arttırsın.” Sonra İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu : Allah’ın “Ruh ve melekler saf saf olup durduğu gün ,  Rahman ‘ın  izin verdiklerinden  başkaları  konuşmazlar ; konuşan da doğruyu söyler.”ve şu sözünün “Rabbimiz Allah ‘ a yemin  olsun  ki , biz , ortak koşanlar değildik .” ve şu sözünün “Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lanet okuyacaksınız .” ve şu sözünün ”İşte bu , cehennem ehlinin  tartışması , şüphesiz  bir gerçektir .”ve şu sözünün “Onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize  elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder .”anlamı şudur : Bunlar o günün (kıyamet günü ) miktarı elli bin yıl olan birbirinden farklı  yerlerine işarettir . Allah Azze  ve Celle o gün (kıyamet günü )onları birbirinden  farklı olan yerlerde  bir araya getirir. Onlar kendi aralarında konuşurlar .Bazıları  bazılarından bağış ve af  talep etmektedirler. Bunlar  dünya yurdunda (hak ) olan reislerine (peygamber , İmamlar ve onların  hak takipçilerine ) itaat edip onlara tabi olan kişilerdir. Dünya yurdunda zulüm  ve düşmanlıkta birbirlerine yardım eden günahkarlar kin kusarak birbirlerine  olan nefretlerini dile getirmekteler . Mustazaflar ve müstekbir zorbalar birbirlerine küfür isnat ederek birbirlerine lanet ederler.  Bu ayetteki ( Ankebut,25) “Küfür “den maksat tanımamazlıktan gelmek,  kabul etmemek anlamındandır .  gerçekte şu kastedilmektedir:”Bir birlerini reddettiler ve dışladılar .”Bunun bir benzeri İbrahim süresinde  şeytanın şu sözünde şöyle yer almıştır :”Şüphesiz ben , daha önce sizin, beni Allah ‘ a ortak koşmanızı (reddetmiştim) kabul  etmemiştim. (İbrahim,22)” Halilurrahman  İbrahim ‘in  şu sözü :”Sizi tanımıyor,inkar ediyoruz. (Mumtehine,4)”;yani  sizden uzağız . sonra başka bir yerde  bir araya gelerek  ağlarlar. Eğer  onların bu ağlama sesleri dünya ehline  ulaşırsa  tüm yaratıklar dünya yaşantısından  el çekerler ve Allah ‘ın  dilediği dışındakilerin tamamının kalpleri titrer. Onlar sürekli kan ağlarlar.  Sonra başka bir yerde toplanırlar ve orada konuşmaları istenir ve şöyle derler:”Rabbimiz Allah ‘a yemin olsun ki , biz, ortak koşanlar değildik .”Sonra  Allah Tebareke ve Teala onların ağızlarına mühür vurur  ve elleri, ayakları ve derileri konuşmaya  başlar. Sonra onların işledikleri günahlara şahitlik ederler.  sonra  onların dillerindeki mührü kaldırır  ve derilerine :”Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz ?’ derler . Onlar da ‘ Her  şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu .’ derler(fussilet,21)”Sonra başka bir yerde  toplanırlar ve sorgulanmaya  başlanırlar . Osırada onların bazıları  bazılarından kaçarlar . Bu da yüce Allah ‘ın şu sözünde yer almıştır :”İşte o gün kişi kardeşinden ,annesinden,babasından , eşinden ve çocuklarından kaçar. (Abese,34_36)” onlar konuşmaya davet edilecekler,”Rahman ‘ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar ; konuşan da doğruyu söyler .”Peygamberler (aleyhimu’selam) kalkarlar ve bu yerdeki duruma şahitlik ederler .Buda  Allah ‘ın bu sözüdür :”Her ümmetten bir şahit getirdiğiniz ve seni de onların  üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların halleri nice  olacak ! (Nisa ,41)” Sonra başka bir yerde toplanırlar . orası “Makam-u Mahmud” denilen “Muhammed”in  makamıdır . Hz. Muhammed (s.a.a) Allah Tebareke ve Teala ‘ya  ondan önce hiç  kimsenin etmediği biçimde hamdü sena edecek , sonra hiçbir meleğin kalmayacağı şekilde tüm meleklere sena edecekler . sonra O’ ndan önce  hiç kimsenin etmediği bir şekilde  tüm peygamberleri  övecek . Sonra “sıdıklar”, “şehidler “ ve “Salihler”den başlayarak tüm mümin erkek ve kadınları övüp selamlayacak. Sonra gök ve yer ehli O’na hamdedecektir. Bu da Allah’ın şu sözüdür:”(Böylece ) Rabbinin ,seni, övgüye değer bir makama göndereceği umulur.(isra,79)”O makamdan  payı olana  ne mutlu ve o makamdan pay ve nasibi olmayana yazıklar olsun . Sonra başka bir yerde  toplanırlar ve birbirlerinden yararlanırlar . Bunların tümü hesaptan önce olacaktır.Hesaba götürüldüklerinde tüm insanlar  kendi dertlerine düşerler . Allah’tan o günün bereketini istiyoruz. Soruyu soran adam:”Allah seni rahatlığa çıkarsın , ey Müminlerin Emiri !Benim sorunumu hallettin. Allah mükafatını  arttırsın!” Hz. Ali (a.s) şöyle devam etti : Yüce Allah’ın şu sözünün :”Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl   parıldayacaktır . Rablerine bakıp durur.” Ve şu sözü “Gözler O’nu göremez ; halbuki O gözleri görür . O eşyayı pek iyi bilen , her şeyden haberdar olandır .”ve şu sözü “Andolsun onu, sidretül -Münteha’nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.”ve şu sözü “O gün , Rahman ‘ın izin verdiği ve sözünden  hoşlandığından başkasının  şefaati  fayda veremez . O insanların  geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Onların ilmi ise bunu kapsayamaz .”ve şu sözünden “ Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parlayacaktır.Rablerine bakıp durur.”maksadı  yüce  Allah ‘ın dostlarının hesaptan ayrıldıklarındaki yerdir. Onlar hesaptan ayrıldıklarında “heyevan” denilen bir nehirde gusül (yıkanırlar) alırlar  ve o sudan içerler. Sonra  yüzleri ışıl ışıl parıldar .sonra  onlardaki tüm  çirkinlikler ve sıkıntılar gider. Sonra onlara cennete girmeleri emredilir .İşte  bu makamdan Rablerine  onlara nasıl mükafatlar verdiğine  bakarlar.  Sonra o makamdan  cennete girerler. İşte bu Yüce Allah ‘ın bu ayette söylediği meleklerin onlara selam vermeleridir :”Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin.(zümer,73)”İşte bu sırada cennete girmeyi ve Rablerinin onlara vaad ettiği şeylere  bakmaya yakin ederler: Bu da Allah ‘ın şu sözüdür :” Rablerine bakıp durur.” O ‘na  bakmaktan maksat Allah Tebareke  ve Teala ‘nın  sevaplarına bakmaktır: Allah ‘ın şu sözünün anlamı ise şudur “Gözler O’nu göremez; halbuki O, gözleri görür.”; Gözler  O’nu göremez “yani vehimler O’nu  kuşatamaz ,”Halbuki O, gözleri görür.” Yani Allah onları  kuşatır. “O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” Bu Rabbimiz Tebareke  ve Teala’nın kendisini methettiği sıradaki övgüsüdür. O, ulu ve  büyüktür . Musa (a.s) Allah ‘tan şöyle bir istekte bulundu -Yüce Allah’ın hamdıyla bu söz O’nun ağzından cari oldu- ”Rabbim ! Bana ( kendini göster; seni göreyim! (A’raf, 143)” bu istek çok ağır bir istekti ve çok büyük bir istekte bulunmuştu da cezaya çarptırıldı. Allah Tebareke ve Teala ona : “Beni ölmedikçe dünyada göremezsin. Ben ancak ahrette görebilirsin. Ama eğer  dünyada görmek istiyorsan şu dağa bak  eğer yerinde  durursa sen de beni görürsün” dedi. Subhan  Allah bazı nişanelerini aşikar  edince dağa tecelli etti ve dağ parçalandı  ve yumuşak toprak haline  dönüştü . “Musa  bayılarak yere düştü”; yani öldü . Onun cezası ölümdü. Sonra Allah O’nu tekrar diriltti ve peygamberliğe  seçti ve tövbesini kabul etti. Sonra Musa(a.s)  şöyle dedi :”Seni noksan sıfatlardan  tenzih ederim, sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim .”Yani onların içinden senin görülemeyeceğine ilk iman eden benim. Allah ‘ın “ Andolsun onu sidretü’l-Münteha ‘nın yanında önceden bir defa daha görmüştü”Sözünün anlamı ise şudur :  Yani  Muhammed (a.s) Allah ‘ın hiçbir mahlü kunun  uğramadığı sidretü’l _-Münteha’daydı. Allah ‘ın ayetin sonundaki şu sözü : “Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı . Andolsun o , Rabbinin  en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü. (Necm,17-18)”;  yani Cebrail ‘i (a.s) kendi çehresinde iki defa gördü ;biri şimdi diğeri önceden . Ve kuşkusuz cebrail’in  yaratılışı  azimdir ve O ruhanilerdendir.  Alemlerin Rabbi Allah dışında hiç kimse ruhanilerin  yaratılışını ve özelliklerini idrak edemez .  Allah’ın “O gün Rahman ‘ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından  başkasının  şefaati fayda vermez . O, insanların geleceklerini  de geçmişlerini de bilir . Onların  imi ise bunu kapsayamaz .(Taha ,109_110 )” ayetinin  anlamı ; varlıklar Allah Azze ve Celle’yi  bilgiyle kavrayıp kuşatamazlar çünkü O, Tebareke ve Teala’dır. Kalp gözlerinin üzerine bir örtü çekmiştir. Dolayısıyla hiçbir idrak onun  nasıllığına ulaşamaz ve O’nu  sınırlarla sabit edecek hiçbir kalp yoktur. Ancak kendisinin nitelediği   gibi nitelenebilir. O’nun bir benzeri yoktur. O, işiten ve görendir. Evveldir (ilktir), ahirdir (sondur),halik,yaratıcı  ,musavvir (şekil veren )dir. Eşyayı yarattı ve eşyada Allah Tebareke ve Teala’ya benzeyen bir şey yoktur:  Soruyu soran adam : “Beni rahatlığa çıkardın , Allah da seni rahatlığa çıkarsın , benim sorunumu hallettin. Allah mükafatını arttırsın Ey Müminlerin Emiri !”dedi . Hz. Ali (a.s) sonra şöyle buyurdu : Allah’ın “Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur yahut  bir  elçi gönderip  izniyle  ona  dilediğini vahyeder.”Sözü ve  şu  sözü “ Allah , Musa ile  de doğrudan konuştu.” Ve şu sözü: “Rableri onlara seslendi…” ve şu sözü“Ey Adem ! Sen ve eşin cennette kalın. (A’raf,19) “ve şu sözü” “Allah bir insanla ancak vahiy  yoluyla veya perde  arkasından  konuşur  yahut bir elçi gönderip  izniyle ona dilediğini vahyeder.” Şu manada dır : Allah ‘ın  vahiy dışında  beşerle konuşması  yakışık almaz. Perde arkasından yahut  bir elçi  gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder: Bu  şekilde  buyurmuştur, yüce ve  münezzeh olan Allah . 0, Ulu ve  büyüktür. Resule, bazen  göklerin elçileri tarafından vahyedilir ve gökteki elçiler, yerdeki elçilere ulaştırıldı. Bazen yeryüzü elçilerinin Allah ‘la  arasındaki sözü  gökyüzünün elçileri tarafından gerçekleşmiyordu. Allah Resulü (s.a.a) “Ey Cebrail ! Rabbini gördün mü? “diye sordu. Cebrail (a.s) “Rabbim görülmez.”dedi. Bunun  üzerine Allah Resulü (s.a.a) “Öyleyse vahyi nereden alıyorsun ? “diye sordu. Cebrail :”İsrafil’den alıyorum “dedi. Resulullah :”İsrafil onu nereden alıyor.”dedi  Cebrail :”Onu ruhanilerden olan onun  onun üstündeki  bir melekten alır.” dedi. Resulullah (s.a.a) : “Onu o melek nereden alır?”dedi. Cebrail :”Onun  kalbine  bir çeşit  atışta atılır.” İşte  bu vahiydir, yüce Allah ‘ın  sözüdür. Allah ‘ın sözü bir tarzda  değildir. Bazen elçileriyle konuşur, bazen onların kalplerine  atar,  bazen  peygamberler onu  rüyalarında  görür, bazen onlara gönderilen ve okunan   vahiy ve tenzildir. İşte bu Allah ‘ın  kelamından  sana vasfettiğim  kelamıdır ki bunlarla iktifa et. Bu sebepler den  dolayı Allah ‘ın  sözü bir tarz ve biçimde değildir. Onlardan bazılarını gökyüzünün elçileri yeryüzünün elçilerine  ulaştırır.    Soruyu soran adam :”Beni  rahatlığa çıkardın , Allah da  seni rahatlığa çıkarsın , benim sorunumu hallettin. Allah  mükafatını arttırsın , ey Müminlerin Emiri!”dedi. İmam Ali (a.s) sözlerine şöyle devam etti : “ Hiç, O’nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun? “ ayetinin tevili şu şekildedir: Acaba  Allah Tebareke ve Teala’ dan  başka ismi “Allah” olan birini tanıyor musun ? Kur’an’ı  ulemadan açıklamasını  öğrenmeden kendi rey ve görüşüne  göre açıklamaktan sakın. Şüphesiz vahiy beşerin sözüne benzer,  ama Allah’ın  kelamıdır. Yaratıklarından hiçbirinin Allah ‘a  benzemediği O’nun sözünün beşerin sözlerine benzemediği gibi , O’nun  tevili  de beşerin sözüne benzemez. Allah Tebareke ve Teala’nın sözü  O’nun sıfatıdır, ama peşerin sözü  onların fiilleridir. Dolayısıyla Allah ‘ın  sözünü  beşerin sözlerine benzetme,helak olursun ve delalete düşersin.” Soruyu soran adam:”Beni rahatlığa  çıkardın, Allah da  seni rahatlığa çıkarsın, benim sorunumu hallettin . Allah mükafatını arttırsın, ey Müminlerin Emiri !”dedi. Hz . Ali (a.s)  şöyle devam etti : Allah’ın bu sözü, “Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden  uzak (ve  gizli ) kalmaz.” Böyledir, Rabbimizden hiçbir şey gizli kalmaz. Eşyayı yarattığı ve ne yarattığını bilmediği halde nasıl yaratıcı ve her şeyden haberdar olabilir? Allah “Kıyamet günü Allah onlara bakmayacak” sözüyle onlara hayır ulaşmayacağının  haberini vermektedir. İşte  buradaki  bakış Allah  Teala’nın  kullarına olan bakışıdır. Dolayısıyla Allah ‘ın  onlara  olan bakışı allah’tan onlara olan  rahmetidir. Allah ‘ın “Hayır! Onlar şüphesiz o gün  Rablerinden (O’nu görmekten) mahrum kalmışlardır. “ ayetinin anlamı ise onlar kıyamet günü Rablerinin mükafatlarından mahrum kalacaklardır, demektir. Soruyu soran adam: “Beni rahatlığa çıkardın, Allah da seni rahatlığa çıkarsın, benim sorunumu hallettin. Allah mükafatını arttırsın, ey Müminlerin Emiri!”dedi. Hz. Ali (a.s) şöyle devam etti: Allah ‘ın bu sözü :”Gökte olanın, sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır”, ve bu sözü “O, göklerde ve yerde tek Allah ‘tır “,ve  bu sözü “Rahman Arş’a istiva etmiştir “ ve bu sözü “ Her nerede olsanız, O sizinle beraberdir” ve bu sözünün Biz ona şah damarından daha yakınız” anlamı ; şüphesiz Allah Tebareke ve Teala, münezzeh  ve mukaddestir. Mahluklarda cari olan şeylerin O’nda cari olmasından münezzehtir. O latif ve haberdardır. Kullarına sıkıntıların O ‘na inmesinden daha yüce ve daha büyüktür. O’nun ilmi arşa istiva etmiştir. Tüm  fısıltılara  şahid, tüm şeylere vekildir. Tüm şeylere kolayca erişen, tüm eşyanın tamamına tedbiri olandır. Allah arşta olmaktan münezzehtir, uludur, büyüktür. Hz. Ali (a.s) şöyle devam etti: Allah ‘ın “Rabbin (in buyruğu ) geldiği ve melekler  saf saf durduğu zaman “ veyine “Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi(bugün de) ‘teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)’ bize geldiniz.” Ve yine “ Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah ‘ın   ve meleklerinin gelmesini  mi beklerler .” ayetlerinin  anlamı şudur: hakikaten  bunların tamamı yüce Allah ‘ın  buyurduğu gibi  haktır. O’nun gelmesi yaratıkların gelmesi gibi değildir. Ben sana Allah ‘ın  kitabının  tenzili ile tevilinin farklı şeyler olduğunu öğrettim. O, beşerin sözüne  benzemez ve bunun dışında sana yetecek kadar olan şeyleri öğreteceğim inşallah. İbrahim ‘in şu sözü de  aynı anlamdadır:”şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni  hidayete erdiricektir. (saffat,99)”sonra Rabbine gitti. Onun Rabbine gidişi ibadet, çaba ve Allah Azze ve celle’ye  yakınlaşmasıydı. Görmüyor musun ? Kur’an ‘ın  tevili ile tenzili ayrı şeylerdir. Allah ‘ın şu ayeti “Kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yaralar bulunan demiri de indirdik. (Hadid,25)” yani  silah  ve onun dışındaki şeyler için. Allah ‘ın “ Onlar ancak meleklerin gelmesini mi beklerler “, yani Hz. Muhammed’e müşrik ve münafıkların Allah ‘ı  ve Resulünü kabul etmediklerinin haberini vermekte ve şöyle demektedir:”Onlar, ancak meleklerin gelmesini mi beklerler.”Çünkü onlar Allah ‘ı ve Resulünü kabul etmemişlerdi.”… veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alemetlerinin gelmesini bekliyorlar.”Yani ilk  aşırlarda azaba uğradıkları gibi dünya yurdunda onlara gelecek azaptır. İşte bunlar Allah ‘ın  peygamberine  onlar hakkında verdiği haberlerdir. Sonra şöyle buyuruyor: ”Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz.”Yani bunlar gelmeden önceki alametlerdir.  Bu alametler ise güneşin batıdan doğmasıdır. Akıl sahibi, zeki ve bilgi sahibi kişilerin perdelerin kaldırılacağı günde vaad edilen şeyleri görüp bilmeleri onlara yeterlidir. Başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır:”Böylece Allah (ın azabı)da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi.(Haşr,2); yani  onlara azabını gönderdi. Aynı  şekilde Yüce Allah ‘ın  buradaki temelleri söküp alması gibi :”Allah(ın azab emri) onların kurdukları yapıların temellerine gelerek söküp aldı.(Nahl,26)”Evlerinin  temellerine  gelmesi, onlara  azabını göndermesi demektir. İsmi kutlu olan  Allah , ahiret işlerini de aynı şekilde vasfetmektedir. O yücedir, büyüktür. Allah, miktarı elli bin yıl olan o gün de işlerini bu dünya da uyguladığı gibi uygular, ne kaybolur ne de batanlarla birlikte batar. Yüce Allah ‘ın kitabında vasfettiği şeylerden kalbine koyduğu miktar  kadar sana vasfettim,bunlarla yetin ve O’nun  sözünü  beşerin sözü gibi  algılama. O kendisini burada tanımladığı gibidir:”O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.(şura,11) “O, bunun dışında  tanımlayanların  vasfından daha büyük, daha yüce , daha cömert , daha üstündür.  Soruyu soran adam:”Beni rahatlığa çıkardın , ey Müminlerin Emri! Allah da seni rahatlığa çıkarsın, benim sorunumu hallettin.”dedi. Hz. Ali (a.s) sözlerine şöyle devam etti: Allah ‘ın “Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkar etmektedirler”ayeti ile müminleri  zikrettiği “Onlar Rableriyle görüşeceklerine inanır ve şüphesiz O’na geri dönerler”ayeti, başkaları hakkındaki “Allah’a verdikleri sözünde durmadıkları için O’nunla görüştükleri güne kadar…(Tevbe,77)”ayeti ve “Her kim Rabbiyle görüşmeye ümit ederse Salih amelde bulunmalıdır”,Onlar rableriyle görüşmeyi inkar ederler “ ayetine gelince: maksat Aziz ve Celil olan Allah ‘ın kendisiyle görüşmek olarak  adlandırdığı  kıyamettir. Müminler hakkındaki “Onlar Rableriyle görüşeceklerine inanır ve şüphesiz O’na geri dönerler “ayetinden maksat ise onların dirilmeye, haşrolmaya ve hesapa çekileceklerine sevap ve mükafat göreceklerine yakin ettikleri anlamındadır. O halde ayette geçen zan yakin anlamındadır. Dolayısıyla “Her kim Rabbiyle görüşmeye ümit ederse Salih amelde bulunmalıdır” ayeti ile “ Her kim Rabbiyle görüşmeyi ümit ederse Allah’ın vadi gelecektir “ ayetinden kastedilen dirilişe iman eden kimsedir. Zira Allah ‘ın  mükafat ve ceza hakkındaki vaadi gerçekleşecektir. Burada ki  görüşmek ise görmek anlamında değil diriliş anlamındadır. O halde Allah’la  görüşme hakkındaki ayetleri  anla ki  bunların hepsi  diriliş manasındadır. Hakeza “O’nunla görüştükleri gün sözleri selamdır” ayetinden maksat, dirildikleri gün kalplerinden  imanın asla çıkmayacağıdır.  Soruyu  soran adam: “Beni rahatlığa çıkardın, ey Müminlerin Emiri! Allah da seni rahatlığa çıkarsın , benim sorunumu hallettin.”dedi. Hz. Ali (a.s) sözlerine şöyle devam etti: Allah ‘ın “Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar.” Yani onlar, onun içine gireceklerine yakin edeceklerdir. Allah ‘ın “Çünkü ben, hesabına kavuşacağını biliyordum.(Hakka,20)” ayeti de aynı anlamdadır, yani  ben dirilip  hesaba çekileceğime yakin ediyordum. Hakeza “O gün, Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah’ın hiç süphhesiz hak olduğunu bileceklerdir”anlamı da aynıdır. Münafıklar için söylediği bu ayette”Siz Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz” geçen zan ise şek anlamındadır; yakin anlamında değil. (Az öncekilerin hepsi yakin anlamında kullanılmıştı.) iki tür zan vardır; şek anlamına gelen zan ve yakin anlamına gelir, yok eğer “dünya işleri” için kullanılırsa şek manasındadır. Senin için açıkladığım  şeyleri anla.  Soruyu soran adam :”Beni rahatlığa çıkardın, ey Müminlerin Emiri! Allah da seni rahatlığa çıkarsın, benim sorunumu hallettin .”dedi. Hz. Ali (a.s) sözlerine şöyle devam etti: Allah Tebareke  ve Teala’nın “Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbirşekilde haksızlık edilmez.”ayetindeki teraziler, kıyametgünü kurulacak ve mahluklar  onunla muhakeme olunacaklardır. Allah Tebareke ve Teala bu terazi  vesilesiyle insanların  bazılarını bazılarından ayıracaktır.  Bu hadisin dışındaki hadislerde teraziler , enbiya ve vasiler anlamında kullanılmıştır.(Yazarın kendi açıklaması)  Allah Azze ve Celle’nin :”Biz onlar için kıyamet gününde hiçbir terazi kurmayacağız .”sözü özel bir durumdur. Allah ‘ın “İşte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir” ayetinin anlamı   hakkında Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: Beni -veya sevgimi –dikkate alan , celal ve büyüklüğüme ilgi duyan  kimseye  cömertliğim haktır. Şüphesiz onların  yüzleri , kıyamet günü nurdan minberlerin üzerinde nurdan ve elbiseleri de yeşil renktendir.”  Denildi ki : “Ey Allah ‘ın Resulü bunlar  kimlerdir?”Buyurdu ki :”Gerçi bunlar enbiya ve şehidlerden olan bir topluluk değildir, ama Allah ‘ın celali hatırına birbirlerini severler ve hesapsız olarak cennete  girerler. Allah Azze ve Celle’den  kendi rahmetiyle bizleri de onlardan  kılmasını istiyoruz.” Allah ‘ın “Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse” ve”Kimin de tartıları hafif gelirse “ ayetlerinin anlamı ise hesap demektir. İyilikler ve kötülükler tartılır; iyilikler terazinin ağır tarafını, kötülükler hafif  tarafını sembolize eder. Hz .Ali (a.s) sözlerine şöyle devam etti : Allah ‘ın bu sözü “De ki : size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen ) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz”. Hakeza bu sözü “Allah  ölüm anında canları alır “ ve bu sözü “ Elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler” ve bu sözü “ Kendilerine haksızlık ederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler “ve bu sözü”Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında ‘ selam size’ derler “ şu anlama gelmektedir: Allah  Tebareke ve Teala  işleri nasıl isterse  öyle idare eder. Yarattıklarından  kimi isterse onu yapmak istediği şeyle  görevlendirir. Meleku’l –Mevt’e (ölüm meleğine) gelince Allah , yaratıklarından her kimi isterse  ona has olarak onu görevlendirir. Meleklerinden olan elçilerini yarattıklarından her kimi  isterse ona has olarak görevlendirir. Zikri üstün olan Allah ‘ın andığı melekleri ise yarattıklarından  her kimi isterse ona has olarak  görevlendirir. O , yüce  ve münezehtir, işleri nasıl isterse öyle idare eder. İlim sahibi kişiler tüm ilimleri insanlara açıklamaya güç yetiremezler. Çünkü onların arasında zayıf ve güçlü olanlar vardır ve bazı ilimler tahammül edilerek yüklenilebilinir ve  bazı ilimler  tahammül edilerek yüklenilmez. Ancak Allah ‘ın  yüklenilmesini kolaylaştırdığı  ilimleri, kendisine yardımda bulunduğu  has evliyaları taşıyabilir. Senin için Allah ‘ın dirilten ve öldüren olduğunu ,  melekleri  ve onların dışındaki yaratıklarından istediklerinin elleriyle canları aldığını bilmen sana yeterlidir. Soruyu soran adam . “Beni rahatlığa çıkardın , Allah da seni rahatlığa çıkarsın ,ey Müminlerin  Emiri! Allah seninle Müslümanları yararlandırsın .”dedi.  Hz. Ali (a.s) soruyu soran adama şöyle buyurdu :”Eğer sana açıkladığım  şeyler konusunda  Allah ğöğsünü  açarsa, tohumu  yaran ve insanı  yaratan Allah ‘a  yemin ederim ki hakiki  müminlerden olursun.” Adam dedi ki : “Ey Müminlerin  Emiri! Nasıl  bilebilirim hakiki müminlerden olduğumu ?” Buyurdu ki : “Allah’ın nebisinin diliyle bildirdiği , Resulullah’ın onun için cennete şehadet ettiği veya Yüce Allah ‘ın  resul ve nebilerine gönderdiği kitapları bilmesi için göğsünü açtığı kimselerin dışında kimse bilmez.” Dedi ki : “Ey Müminlerin Emiri ! Buna gücü yeten var mı ?” Buyurdu ki:”Allah ‘ın göğsünü açtığı ve bunun için başarı ve muvaffakiyet verdiği kişi. Bundan dolayı Allah için gizli ve açık işlerinin  tümünde  amel etmek zorundasın. Hiçbir şey amelin ölçüsü ve karşılığı olamaz.” TEVHİD/ ŞEYH SADUK /S. 429 - 459

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TARKAN, GEÇÇEK VE GELECEK Sosyal medya da gündeme oturan Tarkan’ın “geççek” klibini merak ettim, ben de izledim. Evet başarılı bir klip olmuş. Tarkan’ın hakkını iyi vermek gerek. Güzel sunmuş. Ancak b

MİRAÇ VE HİBETULLAH Zer âleminde Resulullah’ın (saa) tüm insanlar ve seçkinler arasında en seçilmiş kişi olduğunu biliyoruz. O gün sorulan tüm sorulara Resulullah(saa), tüm insanlar arasında en hızlı

bottom of page