top of page

KERBELA FACİASINI OLUŞTURAN SEBEPLERDEN BİRİ ; YİTİRİLEN SORUMLULUK

KERBELA FACİASINI OLUŞTURAN SEBEPLERDEN  BİRİ ; YİTİRİLEN SORUMLULUK Sorumluluk: Kişinin kendisinden başlayıp ailesine, akrabasına komşuna, tüm topluma ve nihayetinde de önderlerine ve Allah’a karşı bir takım vazife ve görevlerinin olduğunun farkında olmasıdır. Bu farkındalıkla aldığı kararların sonuçlarını üstlenmesi kaçınılmazdır. Yüce Allah Kıyamet Süresi 36. Ayette buyuruyor ki “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” Bu ayeti kerimeden de anlaşılacağı gibi Allah insanı bir hedef doğrultusunda yaratmıştır. Bu hedef en geniş anlamıyla kulluktur. Kulluğun tanımı elbette sayfalara sığamayacak kadar geniştir. Kısaca örneklemek gerekirse eğitici, taşıyıcı, koruyucu muhafaza edici olarak çeşitli alanlarda bu vazifeyi icra eder insan. Kişisel donanımına bağlı olarak bir yada birden fazla ve ya toplumları ıslah edecek derecede sorumluluklar yüklenebilinir. Acaba Allah Teâlâ insana sorumluluklar yükleyecek ona zora sokmak mı ister? Tevhid inancında noksanlıklar olanların aklına bu tip sorular gelebilir. Bu nokta da Allah’ın kendi kelamında örnek vermek gerekir. “Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden fazlasıyla yükümlü kılmayız. Katımızda hakkı söyleyen bir kitap vardır, onlara haksızlık edilmez.”( Müminun 62) Anlıyoruz ki başıboş değiliz ve yüklendiğimiz misyonlar da gücümüzün üstünde değil. Peki, bu sorumlulukları neden yükleniyoruz, hedef nedir? Tabii ki merhametiyle her şeyi kuşatan, her fırsatta kuluna kazanç kapıları açan, ona bir takım sorumluluklar yükleyerek kulunun derecesini her daim Zat’ını tesbih eden meleklerinden daha üstün bir seviyeye taşımak isteyen Allah Tebarek ve Teâlâ’ yı razı etmek için zaman büyük zannedilen yüklerin ne kadar hafiflediği de anlaşılmış olur. Tabiri caiz ise sorumluluğu üstlenmenin ruhsatı İlahi rızadan başka bir şey olmamalıdır. Aksi halde korsan bir vesayetin sonucu hüsran olur İnsanın sorumluluk üstlenmesi yaratılışta kendisine yüklenmiş bir kod dur. Bu kod akıldır ona muhalif olan ise şehvettir. İnsan her ikisine birden sahiptir ve bu yüzden mertebesi meleklerden daha üstün olabileceği gibi hayvanlardan daha aşağı bir seviyede de olabilir.Resulü Ekrem saa bu konu ile alakalı söyle buyurmaktadır. “Allah aklı yarattı ve ona “Gel!” dedi. O da geldi. Sonra “Geri dön!” dedi, o da geri döndü Sonra Allah buyurdu ki: İzzetim ve celalim hakkı için senden daha önemli bir şey yaratmadım. Seninle hilkati başlatır, seninle yenileyeceğim. Sevap sana ve ceza da senin aleyhinedir.” (Kelimetur Rasulil Azam s91) İnsanın sorumluluklarını 3 ana gruba ayırmak gerekirse

  1. Bireysel (kendisine) sorumluluklar

  2. Toplumsal sorumluluklar

  3. Önderlere karşı sorumluluklar İnsanın kendisine karşı sorumlulukları İlahi emir ve yasaklar bu alanda en iyi yol göstericidir. Furui din ilkeleri, ilim öğrenme/ öğretme belli bir donanıma erişirken tüm çabaları zayi edecek riya, kibir ve sert sözlülük gibi en ufak zerresi vücuda girdikten sonra hızlıca yayılan habis virüslerden sakınmakla işe başlamak gerekir. Bu ilk adım oldukça önemlidir, çünkü diğer iki adım bu adımı tamamlamadan mümkün olamaz. Allah Kuran da şöyle buyurmaktadır. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. “ (Tahrim 6) Dolayısıyla anlıyoruz ki bu bir tercih, değil zorunluluktur. Topluma Karşı Sorumluluklar Çok çok önemli ki Allah bunu uyulması zorunlu ilkeler olarak emretmiştir. “iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak”.  Bireyin topluma karşı en büyük sorumluluklarında biri bu ilkedir belki de. Her ferd toplum için bir yapı taşıdır ve her türlü davranışı ile de toplumu etkiler. SÖYLEM  ile EYLEM bir uçağın iki kanadı  gibi aynı istikamette ve dengede olmalı ki iyiliği emredip kötülükten sakındırmak hedefi bulabilsin. Önderlere Karşı Sorumluluklar Artık son basamağı budur vazife üstlenmenin fakat aynı zamanda en zor kısmı imtihan üstüne imtihan olunan kısmı. Allah karşı sorumluluk diye bir madde neden yok diye düşünülebilir? Önderlere karşı sorumluluk aynı zamanda Allah’a karşı sorumluluktur. O’nlar asla kendi nefislerinden bir şey söylemezler. O’nların her sözü Allah’ın sözüdür. Peki, Önderler diğer bir İfadeyle Allah’a karşı sorumluluklarımızı nasıl yerine getireceğiz.? Öncelikle Allah ne istiyor kulundan ona bakalım Teberra ( uzak durmak beri olmak) Tevalla ( kabul görmüş bir sevgi ve bağlılık) yani Allah’ın sevdiklerini sevmek, sevmediklerinden uzak olmak. Allah sevin buyurduğu ve seçmiş olduklarını nefislerden daha çok sevmek. Peki nasıl bir sevgi olmalı, bu neleri barındırmalı cevap  İmam Sadık as dan geliyor bize. “ Ey Huzeyme! Onlara şu mesajımı ilet ki; Bizim onlara salih amel dışında hiçbir yeterliliğimiz ve kifayetimiz olmayacaktır. Onlar takva ve züht dışında hiçbir şey ile velayetimize erişemezler. Kıyamet gününde de hasret çekenlerin en şiddetlisi, adalet üzere konuşan amelleriyle adalete muhalif olandır.” YİTİRİLEN SORUMLULUK BİLİNCİ VE KERBELA FACİASI Henüz 50 yıl geçmişti ki ortalama bir insan ömründen daha kısa o 50 yıl ümmeti nasıl bu çöküşe sürükledi. Daha en başta bireyselden başlayarak bedene giren virüslere karşı önlem alınmadı.Toplumlar bozuldu, korku menfaat dünya hırsı öyle çok yer kapladı ki kalplerde artık ne imana ne Allah’ın sevgisini farz kıldıklarının sevgisine yer kalmadı. Hasta kalplere hastalıklı başka sevgiler yerleşti. Öyle ki fark etmediler asıl büyük faciaya kendilerinin uğradıklarını, zamanlarının İmamı katledildi, zamanları İmamsız kaldı! Bugün Allah’ım İmam Hüseyinin as kanının intikamını alacak olanı acil gönder diye ettiğimiz duanın arkasında durmaktan başka çıkış yolu yok. Mektup yazan Kufeliler gibi korkuya,  menfaate yada başka şeylere kaptırmışsak gönlümüzü; Şehriyar’ın dediği gibi “Sakın Gelme diyelim ki zamanımız imamsız kalmasın!” ZELİHA ŞAHİN

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

İFTAR, KADER VE İMAM Fe- ta-re harflerinde oluşan bir kavramdır. Anlamı uzunlamasına yarılmaktır. Kimi zaman bozmak, kimi zaman da düzenlemek yoluyla olur. Bu fiilden oluşan kavramlardan biri de fıtr

bottom of page