top of page

KARDEŞLİK YASASI

KARDEŞLİK YASASI Kardeşlik denince akla  kan bağı gelir. Ama öyle bir kardeşlikten bahsedeceğiz ki bu bağ tüm âlemlerde ve yüce Rabb’imizin yanında çok özel olan bir kardeşliktir. İman kardeşliği... İnsanın kardeşlik anlayışı,  nasıl bir hayat felsefesi izlediğinin yansımasıdır.  Elbette peygamber Hz. Muhammed(s.a.a) her alana model olduğu gibi bu alanda da modeldir ve bu alanında ne merkezli olacağını bildirmiştir.   “ Mümini sevmek,  iman bağlarının en büyüğüdür.” Bu bağ sadece bu aleme ait değildir. Göklerde ve yerde her alemde geçerlidir. Mekan ve zaman tanımaksızın... Dünyada gerektiği gibi kabirde, kıyamette, mahşerde, sıratta, mizanda... Her yerde geçerlidir. Resulullah (s.a.a) “ Kardeşlerinizi çoğaltın. Zira kıyamette her müminin şefaat etme hakkı vardır.” Ancak bu kardeşlik bağının önemi anlaşılmadığı için bugün ümmet perişandır. Tüm ümmet birbirinden uzaklaştırılımış ve yabancılaştırılmıştır.  Bazen hedef sapmasının kurbanları olmuşlardır... İslam adı altında farklı kaygılar olmuştur. Korku ve tedirginlik kendilerini kaplamıştır. Ya da hased, riya, kibir, ucb hastalıklarına bulaşmışlardır.... Bazen de  kendilerini doğru yolda görüp gerçekte ise yollarını kaybetmelerinden olmuştur.  Risalet ve devamı olan imamet çizgisini kendilerine göre yorumlamışlardır. Tüm bu sorunları aştıktan sonra yine unuttukları bir şey vardır. Kardeşlik...  İslam kardeşliği;  aynı hedefe bakan ve aynı yolda yürüyenler diye düşünülür. Ancak bu da yeterli değildir. Aynı hedef ve aynı yoldadırlar!  Ancak aynı hedefe baktıkları, aynı yolda yürümek istedikleri halde kardeşler arasında “ Sevgi ve Güven” olmayınca yine yol alınamamaktadır. Mümin oldukları halde birbirilerine güvenip sevmedikçe yine amaca ulaşamayacaklardır. Resulullah (s.a.a) şöyle uyarır inananları ; “Bilin ki hiç şüphesiz müminler, birbirilerini aziz ve celil olan Allah için sever ve Allah için gerçek bir dostluk kurarlarsa bir tek beden gibi olurlar, birisinin bir yeri acırsa diğeri de aynı yerden acı duyar.” Yine Resulullah (s.a.a) hatırlatır: “Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” İfsadın en kolay yolu; yine hedeften ve yolundan ayıramadıkları müminleri, kendi  aralarında oluşacak “sevgi ve güven” in yok edilmesi veya alınması ile olur. Dikkatinizi peygamber Hz. Muhammed (s.a.a)’in uygulamalarına çekmek isterim. Bireysel davet yılları olan Mekke döneminde müminler arasında kardeşlik ahdi yapar ve kardeşliğin getirdiği sorumluluklara dikkat ederler. Aynı uygulamayı Medine’ye hicret ettikten sonra da oradaki ensarlar ile muhacirler arasında yapar ve kardeşlik sözleşmesi ile bu ahdi yeniler. Neden?  Aslında hepsi müminlerdi ve hepsi peygamberin önderliğinde birleşmişlerdi. Ama yinede kardeşlik ahdi yapılmıştı. Neden? Çünkü peygamber Hz. Muhammed (s.a.a) müminler arasında güven ve sevgi inşa etmek istiyordu. İstiyordu ki her mümin diğer mümine rahmet elini uzatsın. Birbirilerine dayansın. Kardeşleri ile empati yapsın. Bilmediklerini kardeşine öğretsin, zayıf kaldığında destek olsun, yanlışlıklarında uyarsın...  Bu peygamberin din konusunda gösterdiği hassasiyetinin göstergesidir. İnşa etmek istediği ümmet modelinin temelidir. Sadece kendisine gelen vahyileri bildirmekle yetinmedi. Hayata getirmek için ilahî toplum mühendisliğini uygulamya koydu. Bu nedenle kim dinini önemsiyorsa iman üzerine kurulacak kardeşlik bağlarını ciddiye almalıdır. Çevresinde kendine iyiliği emredecek, kötülüğü nehy edecek kardeşlerinin olmasına çaba göstermelidir. İlahi hedefin gerçekleşmesi için yolda yürüyebilmek için kardeşler edinmelidir. İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyurmuştur; “ İnsan kardeşleriyle (dostlarıyla) çoktur.”  İman kardeşliğinin güçlü olmasına çalışmak her müminin en önemli sorumluluklarından biridir. Bireysel İslam düşüncesinin toplumsallaşması ancak kardeşlik ile olur. Kardeşlikte kalpte yeşerecek olan “ sevgi ve güven” ile gerçekleşir. İmam Cafer Sadık (as) “ İnsanın din sevgisinin alametlerinden biri de, kardeşini sevmesidir.” Ancak bu şekilde bencillikler son bulur, “Ben” yerine “ Biz” merkezli olunabilir. İmam Ali (as) der ki; “ Gerçek kardeşlere dikkatli davran, sayılarını çoğalt. Zira onlar rahatlık zamanında azık, bela zamanında ise birer kalkandır.” “ Faydalanacağın kardeşin, şikayet edeceğin kardeşinden daha hayırlıdır.” İmam Cafer Sadık (as) ise şöyle “ Her kim kardeşlerini (dostlarını) çoğaltmak istemezse hüsrana uğrar” demektedir. İşte müminlerin kendi arasında ıslah etmesi gereken en önemli sorun budur. Kendi aralarında “sevgi ve güven” inşa olduğu gün bu ümmet dirilecektir. İnsanın iyiliği sevmesi, kötülükten nefret etmesi fıtrattandır. Ve insan ısrarla “İslam” üzerine yaşamak istiyorsa buna daha da dikkat etmek zorundadır. Bu imanın gereğidir. Dolayısıyla müminler  ilk planda kendi aralarındaki ahlaki sorunları çözmeli ve benlik beklentilerinden vazgeçmesi gerekmektedir. Kardeşliğin güçlü olması için de kardeşliğe yaraşır şekilde hareket etmeleri kaçınılmazdır. İmam Ali (as)’nin uyarılarına bir kulak verelim isterseniz...  “ Ey Kumeyl! Eğer kardeşini sevmezsen, kardeşi olamazsın.” İmam Cafer Sadık (as) ta uyarır taraftarlarını.  “ Mümin, müminin kardeşidir. Gözü ve rehperidir. Ona ihanet etmez, zülmetmez , onu aldatmaz ve ona verdiği söze ihanet etmez.” ....cemil rivayet eder; imam Cafer Sadık (as)’ın şöyle dediğini duydum. “ Müminler birbirilerinin hizmetkârlarıdırlar.” Dedim ki “ nasıl birbirilerine hizmet ederler.” Buyurdu ki ; “ birbirilerine faydalı olurlar.....” .... Fudayl b. Yesar rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadık)’ın (as) şöyle dediğini duydum. “ Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yüzüstü bırakmaz, onun gıybetini etmez, ona hainlik etmez ve onu yoksun bırakmaz.” Rebii derki; Medine’deki arkadaşlarımızdan biri bana sordu: “ Fudayl’ın böyle söylediğini sende duydun mu?” -“Evet” dedim. -Bana dedi ki:  ben de Ebu Abdullah (imam Cafer Sadık)’tan şöyle duymuştum. “ Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu aldatmaz, onu yüzüstü bırakmaz, onun gıybetini etmez, ona ihanet etmez ve onu yoksun bırakmaz.” Kardeşlerine ve insanın kendisine yapacağı en büyük zulümde bu olmalıdır sanırım. Çünkü inandığı şeye ihanet etmiştir. Kardeşlik yasasını çiğnemek, insanın kendisini çiğnemek anlamına gelmektedir. İmam Ali (as)  diyor ki “İnsanları en acizi kardeş kazanmaktan aciz olandır. Bundan da daha acizi kazandığı kardeşlerini ( dostlarını) kaybedendir.” İşte tüm bu vahim sonuçlara varmamak için Nebevi metoda dikkat edilmelidir. Bireysel hareket etmekten kaçınıp, ilahî istek ve yola göre; duruş alınmalıdır. Unutmamak gerekir ki şeytan doğru yolu göstererek tuzaklarını kurmaktadır. İslam adı altında kandırılmaya izin vermeyelim. Allah katında yıkıcı planlar ile değil, yapıcı planlardan sorumlu olduğumuzu ve bireysel havuzlar ile değil, toplumsal havuzlarla rahmet deryasına ulaşacağımızı  gözden kaçırmayalım.... Yeter ki Kardeşlik yasasını çiğnemeyelim!  Dua ve selam ile...

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

İFTAR, KADER VE İMAM Fe- ta-re harflerinde oluşan bir kavramdır. Anlamı uzunlamasına yarılmaktır. Kimi zaman bozmak, kimi zaman da düzenlemek yoluyla olur. Bu fiilden oluşan kavramlardan biri de fıtr

bottom of page