top of page

KAHHAR OLAN ALLAH'IM!

EL-KAHHAR Galip gelen, emri altına alan, her şeye her istediğini yapacak sûrette galip ve hakim ,karşı konulmaz anlamına gelir. Yüce Allâh‘ın diğer bir sıfatı da El-Kahhar ‘dır. Yani her şeye galip gelendir. insan bir kendi sıfatlarına baksın, bir de Yüce Allâh’ın sıfatlarına baksın.Örneğin bizler,bizler bazı şeyleri bilirken ,Yüce Allâh’ın bilmediği tek bir şey bile yoktur.O ilimle galiptir.Yani hem Âlim ,hem de Kahhar’dır. Biz sadece önümüzdekileri görürüz.O ise görünen ve görünmeyen ,açıkta ve gizlide olan her şeyi görendir.O görmede galiptir.Yani hem Basar, hem de Kahhar’dır.Biz sadece çevremizde olanlara şahidiz,.O ise tüm detaylarıyla ,yerdeki ve göklerdeki her şeye şahidtir. Hem Şâhid, hem de Kahhar’dır.Bizler biraz soğuk su içsek ,biraz çok yesek, çok yürüsek rahatsızlanırız. O ise Süphan ‘dır. O her açıdan galiptir. Mülkünde, hükmünde, görmede, haber almada ,hesaba çekmede….. O, her sıfatıyla beraber Kahhar’dır. İşte bizler,  Yüce Allâh’ın böyle Kahhar olduğuna iman ettik mi? Eğer iman etmişsek o zaman  insan kendini yeterli görmez ve kendini bir şey zannetmez. Alâk sûresi /1-7 “Yaratan Rabb’inin adıyla oku .O insanı alâktan yarattı.Oku, Rabb’in en büyük kerem sahibidir.O (insana) kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti. Hayır,(Rabb’inin bu kadar iyiliğine rağmen yine )insan azar, kendini zengin (kendine yeterli) gördüğü için…” Kahhar olan Rabb’ine boyun eğ ve teslim olanlardan ol. Zaten  en büyük yanılgı Allâh’ın, her açıdan galip olduğuna iman etmemek ve akabinde teslim olmamaktır. Oysa yolda ,önüne bir yılan çıksa yüreğin ağzına gelir. Ya da hiç enfeksiyon geçirmedin mi? küçücük mikroplar vücudunu istila ederken sen kendini bile savunamadın.Bir kilometre uzaktaki veya duvarın arkasındakileri görüyor musun? Frekansına yetişmeyen sesleri işite biliyor musun? Potansiyelinden fazla akledemiyor, hissedemiyor, enerji harcayamıyorsun. O halde zavallı aciz insan! bu kadar sınırlı iken nasıl olurda Kahhar olan Allâh’ına tabî olmazsın? Râ’d sûresi/16 “De ki; göklerin ve yerin Rabb’i kim? De ki ;”Allâh “ o halde de: O’ndan başka, kendilerine dâhi bir fayda ve zarar veremeyen veliler mi edindiniz? De ki; körle gören yahut  karanlıklarla nur bir olur mu? Yoksa Allâh’a ,O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar mı buldular da ,(ikisinin)yaratma(sı) birbirine benzer mi göründü? De ki; her şeyin yaratıcısı Allâh’tır. O,tektir, kahredendir.” Lütfen kime tabî olduğunuzu kontrol edin. Kime kulluk ediyorsunuz? Paraya mı, amire mi, eşe mi, ana-babaya mı?... Bu bir kerecik verilen dünya hayatını kimin için tüketiyorsunuz? Kime teslim olmuşsunuz?Oysa teslimiyet yalnızca Allâh’a olmalıdır.Çünkü yalnızca O Kahhar’dır, karşı konulmayandır.O ilimle galip gelendir.O kudrette, hükümde, şifa vermede, hesaba çekmede, gönül açmada, ikramda, merhamette, sevgide, doğru yolu gösterme de, rızık vermede, görmede, duymada… O her şeyde galip gelendir. Eğer O’na teslim olmuyorsan, muhalefettesin demektir. Karşı durmak istiyorsun demektir. Her ne kadar karşı duramasan da karşı durma isteğinin olduğunu gösterir. Buna yeltenmek bile çok büyük edepsizliktir.Yok eğer Rabb’ine karşı durmak istemiyorsan ,teslim olmak istiyorsan ,teslim olma şartları var.Örneğin;elçileri kabul etmen, âhiret gününe hazırlanman, kurallarını yerine getirmen gibi… Ancak bunların karşılığında sana güvence verir. Seni emniyetine alır ve himayesine kabul eder.Bu O’nun en doğal hakkıdır.Çünkü O, Kahhar’dır, ama Yüce Allâh Kahhar olmasına rağmen O, diktâ bir Kahhar değildir O,Mütekebbir olduğu halde, çok Vedüd’tür.O ,Cabbar olduğu halde ,Rahîm’dir.O Melik olduğu halde Rezzak’tır, Kerîmdir.O Hasîb olduğu halde Gâffar’dır. O,Ehâd olduğu halde yarattıklarını toplayan, Camî’dir. Evvel ve Ahir’dir. O,Süphan olduğu halde, aciz insanı muhatap alır, değer verir… O halde sen, böyle galip Allâh’a değil de, başkasına mı teslim olacaksın?.Bir şey yaratamayan, kendine gelen fayda ve zararı engellemeyen ,sınırlı güce ,ilme, kudrete sahip olan ,hiç kimseyi hesaba çekemeyen ,veremediği gibi kendiside başkalarına muhtaç olan birilerine mi kulluk edeceksin? Yûsuf sûresi /39 “Ey benim zindan arkadaşlarım(düşünün bir kere ) çeşitli tanrılar mı iyi, yoksa her şeyi(hükmü  altında tutan)kahredici Allâh mı?” En’âm sûresi/17 “Allâh sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundurursa, şüphesiz O,her şeyi yapa bilendir.”  Eğer Rabb’inin gösterdiği yoldan başka bir yola girersen, yalnızca kendine zûlmetmiş olursun. Zalim olanlar, kendilerine zûlmettikleri gibi, çevrelerindekilere de çeşitli entrikalarla zûlme davet ederler. zûlmüne ortak olanları, yanlarına çağırarak ittifak kurarlar. Ortak olmayanları da karşılarına alırlar. Ve psikolojik ve fiziksel her yönden ezmeye başlarlar. Ellerinden gelen kötülükleri arkalarına atmazlar. Tâ ki kendileri gibi düşününceye kadar, kendileri gibi yaşayıncaya kadar, bu böyle devam eder. Gerçi hayvan tabiatlı olanlar farklı cinsteki hayvanlara saldırdıkları gibi, kendi cinsindeki olanlara da  zamanla saldırırlar. Bu tür insanlar kimin Kahhar olduklarını göz ardı ettikleri gibi, kendilerini kahhar olarak insanlara işaret ettirirler. Mü’min sûresi/16 “O gün onlar, ortaya çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allâh’ â gizli kalmaz.(ve sorulur onlara)”Bugün mülk kimindir?” “O, tek ve Kahhar olan Allâh’ın” Yüce Allâh, onların göz ardı ettiklerini o gün gözlerine sokuyor. Yüce Allâh, o gün diyerek Âhiret gününü kastediyor. Âhiret günü, hesap günüdür, hesaplaşma günüdür, adalet günüdür. Alacaklıların ve vereceklilerin belli olduğu gündür. Bu yüzden Âhiret inancı olmayanlar veya olduğunu sananlar böyle bir gaflete düşerler. Kahhar olanın Allâh olduğunu unuturlar. Yoksa Âhiret gününe yakinen inanan bir insan atacağı adımlara dikkat eder. Yüce Allâh’ın gazap ve azabını kendi üzerlerine çekmekten çok korkarlar(Allâh muhafaza etsin).Allâh Kahhar olmasaydı, Mazlumların âhı ortada kalırdı. Onların gözyaşlarının hesabını kim sorardı? Yanan yüreklerin acısını kim söndürürdü? Elbette Allâh. Bu yüzden inananlar sabırlı davranırlar.Zûlüme zûlüm ile cevap vermezler. Allâh’ı kendi adlarına Kahhar olan Vekil olarak kabul ederler.   Elbette inanan insanların Allâh’ın Kahhar olmasından korkmalarına gerek yok. Onlar zaten Allâh’ın taraftarlarıdırlar. Fakat inanmayanlar, Allâh’a karşı sorumluluklarını yapmayanlar, Allâh’ın yasalarını ciddiye almayanlar korksunlar, kendilerinin neyi beklediğinden.  Bakara sûresi /175 “Onlar hidayet karşılığında sapıklık, mağfiret karşılığında azâp satın almışlardır. Onlar ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar!” Allâh’ın Kahhar olması çoğu zaman inananları rahatlatır. Çünkü onun şahsen intikamını, hakkını alacak olan biri var, diye. Gücünün yetemediği, baş edemediği kötülüklerden dolayı, ya da kötü ile aynı seviyeye gelmek istemediğin durumlarda veya zûlmün sorumlusunu bilmediğin durumlarda ve başka başka durumlarda…     Bilirsin ki, Allâh her şeye şahittir, biliyor, haberi var, adildir, gücü yetendir, Kahhar’dır. Senin adına O, gerekeni yapacak. Yüce Allâh’ın Kahhar olması, zûlme uğramış olan kişiye teselli verir. Sen istesen de, istemesen de Yüce Allâh Kahhar olmasından dolayı her şeyi emri altında toplar. Onlara hükmeder. İbrahîm sûresi/48 “O gün yer başka yere, göklerde başka (göklere)değiştirilir. Bütün insanlar tek ve kahredici Allâh’ın huzurunda durur.”    İnanan insan güvende olur. Çünkü inananlar zaten Allah’ın emrine tabîdir. Bilakis onlar Rabb’inin sevgi ve şefkatine ümitlenmektedirler. Oysa inanmayanlar hep yaşamak isterler. Yüce Allâh’a dönmekten, O’nunla yüzleşmekten korkarlar. Bu yüzden ölümü asla arzulamazlar. İsterler ki hep yaşasınlar. Birbirlerine çok yaşamayı temenni ederler. Bu nedenle dünyaya çok bağlıdırlar.  Bakara sûresi/96 “Onları, insanların hayâta en düşkünü, ortak koşanlardan daha tutkulu bulursun. Her biri, bin yıl yaşatılmasını ister. Oysa yaşatılması, onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Allâh ne yaptıklarını görür.”  Allâh Kahhar’dır. Aksi takdirde adâlet gerçekleşmezdi. İyilik yapanlarla, kötülük yapanlar, ilim yolunda tükenenler ve câhiller, yorulanlar ve yorulmayanlar, sabredenler ile sabretmeyenler, sadaka verenler ile sadaka vermeyenler vs. hepsi bir olacaktı.Oysa  en ayrıntılarına hatta neden yaptıklarına kadar hesap eden Allâh ,adâleti sağlayacaktır. Böylece kim sevgisine layık, kim öfkesine, kim nimetlerine layık, kim değil belli olacak.  Bazen inananlar arasında da Yüce Allâh’ın Kahhar olduğunu unutanlar var. Çevremizde de şu manzaraları görüyoruz. ­­-Namaz kılan bir müslümanın faize para yatırması. -Müslüman olan erkeğin kadınının, müslüman olan kadının erkeğinin hakkını gözetmemesi. -Müslüman’ım dediği halde küfre iltifat etmesi. -Müslüman olduğu halde gözlerini haramdan sakınmaması. -Tesettürlü olup olmadığı net olmayışı -Müslüman olduğu halde ilimden uzak duruyor, kitap okuma alışkanlığı yok. -İnandığı halde evrensel olacağı yerde, taasuplara gömülmüş. -Nefsanî hastalıklara dalmış, bir türlü kendini aşamıyor. -Mü’min olduğu halde, mü’minleri bırakıp kâfirlerle dost oluyor. Bunun gibi çelişkili davranışları daha çok sayabiliriz. Gerçek inanan kardeşlerimiz Allâh’ın Kahhar olduğuna iman etmiştir. Aksi taktirde, Yüce Allâh’ın Kahhar nazarını üzerlerine çekmiş olurlar. İşte Rasulullâh (saa)  ve O’na tabî olanlar, Allâh’ın Kahhar sıfatını çok iyi kavramış olmalarındandır ki, Yüce Allâh’ın gazabını üzerlerine çekmemek için en ince davranış ve düşüncelerine kadar Allâh’ın gösterdiği şekilde yaşadılar. Peygamberimizin Taif duası beni çok etkilemişti, Tâifliler  Allâh’ın  Resulü(saa)nu taşlarlar ve o, bir bağın koruluğuna saklanır ve şöyle dua eder: “…Allâh’ım sen bana gazaplanma da, ben her türlü işkence ve belalara razıyım…” Biz yeni nesil ne yapıyoruz? Hem günahlardan çekinmiyoruz. Hem de Allâh’ın bizleri çok sevmesini umuyoruz. İşte Ehl-i kitap sahipleri (Yahudi ve Hıristiyanlar)da böyle yapmışlardı. Allâh’ın yasalarıyla oynadılar. Helâlleri haramlara, haramları da helâller çevirdiler. Velhasıl Allâh’ın prensiplerini ciddiye almadılar. Sonra da cenneti kendilerine tahsis ettiler. Kendilerini Allâh’ın sevgili kulları olarak affettiler. Oysa Yüce Allâh şu şekilde davrananları, müjdeliyordu.    Bakara sûresi /277 “Onlar ki inandılar. Güzel işler yaptılar. Namaz kıldılar, zekâtı verdiler. İşte onların mükâfatları Rabb’lerinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”     İşte bu sıfatları ancak ,Yüce Allâh’ın emrine girmiş, teslim olmuş inananlar taşırlar. Her zaman ona boyun eğerler ve sığınırlar. Parolamız; Yüce Allâh’ın her sıfatının yanında El-Kahhar  olduğuna iman ettik. Lâ Kahhare illâ El-Kahhar

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TARKAN, GEÇÇEK VE GELECEK Sosyal medya da gündeme oturan Tarkan’ın “geççek” klibini merak ettim, ben de izledim. Evet başarılı bir klip olmuş. Tarkan’ın hakkını iyi vermek gerek. Güzel sunmuş. Ancak b

MİRAÇ VE HİBETULLAH Zer âleminde Resulullah’ın (saa) tüm insanlar ve seçkinler arasında en seçilmiş kişi olduğunu biliyoruz. O gün sorulan tüm sorulara Resulullah(saa), tüm insanlar arasında en hızlı

bottom of page