top of page

İMAM MUHAMMED BAKIR(AS) VE BANA DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Bismillahirrahmanirrahim. On iki Ehl-i Beyt imamından beşincisine bir selam ulaşıyor, âlemlere Hatemu’l Enbiya’dan; hem de onlarca yıl öncesinden. Bu selam, hangi belalara, zulümlere, fütursuz güçlere, hırslara, sapmalara karşı imamın kalbinde bir teselli olmuştur, tahmin edebilir miyiz? Kaç saltanat tutkununun baskısına direnişte imam bu selamı düşünüp gülümsemiştir? Peki ya sınırlı aklımızla bilginin verdiği ağırlığı tartabilir miyiz?  İşte İmam Bakır böyle birisiydi. İlmi yarıp çıkaran, dönemin ilim kaynağı. O dönem öyle bir dönem ki Emevi köşklerinden: ’Senin elçin mi, yoksa halifen Abdülmelik mi değerlidir?’ nidaları arşa yükseliyordu, Kâbe’ye mancınık ile ateş saçılıyordu, vergi konusunda insanların sütü, sütü bitince kanı sağılıyordu. Ve halk halife olduğu gün Kur’an ile son görüşmesini yapan sultanların vicdanlarına sığınmaya çalışıyordu.  İmam kâh Hıristiyan âlimlerin, kâh sultanların bizzat elleriyle ilim konularında küçük düşürülmeye çalışılıyordu. İmam’dan ilmin fışkırdığı görülünce okçuluk yeteneği ile aşağılamaya kalkışıp bu defa da Allah’ın seçkin kulunun bu yeteneğini de gördüklerinde artık imamın nefes alışını dahi kontrol altına almaya başlamışlardı. Deli numarası yaparak takiyye ile yaşayan Cabir b. Yezid el Cufi bunu idrak etmede bir örnektir. İmamın buyurduğu gibi Allah’ın müminlere bahşettiği heybet, yüce imamın vakarıyla birleşince zalimlerin korkuları zulmü katlayarak artırıyordu. Allah tarafından seçilmiş olmasının yanı sıra İmam Bakır Aşura felaketine şahit olmuş, İmam Seccad gölgesinde zulme sessiz ve güçlü başkaldırıyı yaşayarak öğrenmişti.  İslam’a yeniden nefes aldıran dededen ve bu taban üzerine çekirdek bir kadro oluşturan babasından beslenerek yetişmiş, babasından devraldığı bu kadroyu bir cemaate dönüştürüp sonra oğlu İmam Sadık’a miras bırakarak büyük bir direnişin köklü temellerini atmıştır. Böylece gelen her Emevi sultanı, imamları baskı altına alıp kendi heva ve heveslerini beslerken, yüce Allah tuzak kuranların en hayırlısı olduğunu göstermiş, her sultan tarihten teker teker silinirken gelen her imam hüccetini tamamlayıp şehadete ermiş ve Aşura ile Fatihası okunmaktan kurtulan Ali taraftarı iki yüz elli yaşında insan ile köklerini tarihe adeta kazımıştır. Muhammed Bakır imamımız bu süreç boyunca en ufak sekmelerden bile yararlanmış özellikle Ömer b. Abdülaziz döneminde yumuşayan ortamda ilmi ile toplumun kabaran yüreğine ışık olmuştur. Tüm zulüm ehli hükümdarlar arasında Ömer b. Abdülaziz’den bahsetmek gereklidir. İmamlara tabi olmadan yaşamaya çalışmak nedir? Buyuruyor İmam Bakır.

“Biz, Allah'ın emrinin yetkilileri, Allah'ın ilminin hazineleri, Allah'ın vahyinin vârisleri, Allah'ın kitabının taşıyıcılarıyız. Bize itaat etmek farz, bizi sevmek iman, bize buğz etmek küfürdür. Bizi sevenler cennette, bize buğzedenler ise cehennemdedir.”  Peki, bu kadar mıdır?  Buğz etmiyoruz, imamları seviyoruz, o halde kurtulduk mu? Tabi ki hayır. En güzel cevabı yine İmam Bakır buyuruyor: “Allah'a yemin ederim, bizim taraftarlarımız, ancak Allah'tan korkan ve O'na itaat eden, sadece mütevazılıkleriyle, huşu sahibi oluşlarıyla, güvenilirlikleriyle, Allah'ı çokça zikredişleriyle, oruç tutup namaz kılmalarıyla, ana-babaya iyi davranmalarıyla yoksul ve düşkün komşularına, borçlulara ve öksüzlere karşı sorumluluk hissetmeleriyle, Kur'ân okumalarıyla, insanlar hakkında iyilikten başka bir şey konuşmamalarıyla, aşiretleri içinde her hususta güvenilir kabul edilmeleriyle bilinen kimselerdir.”  Bizim önümüzdeki en büyük engel nedir peki? Cevabı elbette İmam’da arıyoruz. Şöyle buyuruyor İmam(as) :

“Dünyaya karşı haris olan kimse ipek böceğine benzer. Etrafına ördüğü ağı çoğalttıkça oradan çıkması zorlaşır, sonunda kederinden ölür.”  Peki, dünyanın iplerinden nasıl kurtulacağız? Cevap şaşırtıcı: “Dünya” ile. Allah, malı insanın yaratılış gayesini gerçekleştirmenin bir aracı kılmıştır. İnsanın yaratılış gayesi de Allah’a kulluk etme makamına ulaşmaktır. İmam buyuruyor: “Ahireti talep etme hususunda dünya ne güzel yardımcıdır.”  Peki, kendimizi nasıl ölçeceğiz? İmamlara sadıklığımızı nasıl değerlendireceğiz? Ve yine buyuruyor İmam Bakır:

“ Bizi sevmeye gelince, altın nasıl içinde yabancı madde kalmayıncaya kadar ateşte eritilirse, bize yönelik sevgi de bu şekilde arındırılır. Bizi sevip sevmediğini öğrenmek isteyen kimse, kalbini sınasın. Eğer düşmanlarımızın sevgisi de yer almışsa kalbinde, ne o bizdendir, ne de biz ondanız.”  Yapmamız gerekenler kolay mı? Bu rehavetimiz için değil. Hele ki etrafımıza ördüğümüz ağımız büyükse. Ancak tekâmül ince işlenir. Bir anda bir kova su ile değil, her gün bir damla su ile kırabiliriz taşları. Hele ki o damla damla yudumlayacaklarımız Allah’ın seçkinleri ise damlalar büyüyecek içimizde, ışık saracak bizi ve öyle bir an gelecek ki insanlar soracak bu ışığın kaynağını ve bizler susturulmayacağız, haykıracağız :

 “ Kur’an ve Ehl-i Beyt” diye! Bu kitapta en çok umutlandığım İmam Bakır buyruğu: Taraftarlar hakkında indiğini belirttiği ayet olan Zümer Suresi 53. ayettir. Ayet ise şöyledir: “ De ki : Ey kendi nefislerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O çok bağışlayan ve esirgeyendir.”  Bu yarışmayı düzenleyerek bu kitabı okumama vesile olan, burada bana düşündüklerimi açıklama fırsatı veren, emeği geçen tüm Ehl-i Beyt dostları için yine İmam Bakır’dan olan bir söz ile duacıyım:

 “Yüce Allah, kıyamet günü taraftarlarımızı kabirlerinden dirilterek çıkartırken yüzleri ayın on dördü gibi parlak, korkuları yatışmış ve avret yerleri örtülü olur. Güvence ve eman almışlardır; insanlar korku içindeyken onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken onlar üzülmezler. Altından parlayan kanatları olan develer sırtında mahşer yerine gelirler. Bu develer herhangi bir alıştırma olmaksızın onlara boyun eğmiş olurlar. Boyunları kızıl yakuttandır ve ipekten daha yumuşaktır. Bu taraftarlarımızın Allah katındaki saygınlıklarının bir göstergesidir.”  Allah yar ve yârdımcınız ve yardımcımız olsun inşallah...

YARIŞMA BİRİNCİSİ

DERYA GÜZELKAYA

0 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

İFTAR, KADER VE İMAM Fe- ta-re harflerinde oluşan bir kavramdır. Anlamı uzunlamasına yarılmaktır. Kimi zaman bozmak, kimi zaman da düzenlemek yoluyla olur. Bu fiilden oluşan kavramlardan biri de fıtr

bottom of page