top of page

İMAM MEHDİ’NİN (AF) DOĞUM GÜNÜ İLE GELEN TAMAMLANMALAR

İMAM MEHDİ’NİN (AF) DOĞUM GÜNÜ İLE GELEN TAMAMLANMALAR Hamd sana mahsustur Allah'ım! Nimetlerinin çokluğundan onları sayıp bitirmekten dilim aciz kalmış ve onları kuşatmak bir yana, idrak etmekten bile fikrim yetersiz olmuştur. O halde nasıl şükredeyim? Oysaki sana şükretmek için de bir şükür gerekir, ne zaman sana hamd etsem hamdım için de tekrar sana hamd etmem gerekir. Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine salât eyle, beni senin nimetlerine şükredenlerden ve ihsanlarını ananlardan eyle! “İslam'a çağırıldığı hâlde yalan uydurup Allah'a isnat eden kimseden daha zalim kim olabilir?! Allah, zalim topluluğu hidayet etmez. Onlar, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar; oysa kâfirler istemeseler de, Allah kendi nurunu tamamlayacaktır.”[1] Bu ayeti kerimelerde “ nurun tamamlanmasına” vurgu yapılır.  Ben ise öncelikle“tamamlanma” kavramına odaklanmak istiyorum. Tamamlanacak olanlar anlaşılmadan “nur” dan kast edilenler anlaşılmayacaktır. O halde açığa çıkacak ve tamamlanacak olan bazı seçenekleri sıralayalım! 1- İstenen yeryüzü modeli; herkesin hidayete koşmasıydı. Yüce Allah, yeryüzünü yaratmadan öncede her bir şeyi biliyordu. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Dolayısıyla takdir ettiği ilim ve kudretle hükmedip, kesinlik kazandırdığı kaza ve kaderine ki, o hükümleri uygulamıştır. Yani yeryüzünü yaratan elbette onun üzerinde bir plan ve program uygulayacaktır. ” … "Rabbimiz her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir…”[2] Yeryüzündeki her şeyi yaratıp, hedefini gösterirken tüm yeryüzünden istediği hedef onların hidayeti idi. Bu istediği plan idi. İlk insandan son insanlara kadar da istenilen, hidayet idi. Her kulun, her varlığın bu hidayete yönelmesi idi.  “Allah, göklerin ve yerin nurudur.”[3] "Hepiniz oradan inin" dedik, "Eğer benden size bir hidayet gelirse, benim hidayetime uyanlara ne bir korku vardır, ne de üzüleceklerdir onlar."[4] Ancak inkâr edecekler de olacaktı. "İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise, cehennemlik olanlardır; onlar orada ebedi kalacaklardır."[5] Bunun üzerine peygamber ve vasilerini hüccetler olarak arka arkaya gönderdi. Sebep kulların hidayete yönelmesini istemesiydi. İman edenlerin imanını sebat etmek, sapanları da yeniden doğru istikamete çağırmak, gelmeyenleri de uyarmak için tüm seçilmişleri sırayla gönderdi. Böylelikle tamamlanmak istenen tüm yeryüzünün hidayet bulmasıydı.  “Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar?! …”[6] İstenen yeryüzü modeli budur. Yeryüzü projesinin tamamlanması isteniyordu. Ancak insanlar başka tercih yaptığında bu da tamamlanacaktır.  “Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar?! Oysa göklerde ve yerde olan herkes, gönüllü veya gönülsüz O'na boyun eğmiştir ve O'na döndürülecekler.”[7] 2- Yüce Allah, hidayet yolunu nasıl planladı? Her varlığı hidayete yönelme yaratılışı üzerinde yaratmıştı. Bunu korumak için peygamber ve vasileri ile kitaplar ile bu hidayet yolunu gösterdi. Bizler geriye dönüp baktığımızda bir hüccetler silsilesini görüyoruz. Elbette en son seçilmişin döneminde geldiğimiz için böyle bakıyoruz. Bizden önceki topluluklar ise hem geçmişteki, hem de gelecekteki silsilelere bakmışlardır. Böylece Rabb’im tüm seçilmişleri gösterdi. İmam Mehdi (a.f) ile de tüm seçilmişleri tamamladı.  “De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'ân'a) ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Esbat'a (Yakub'un torunlarına) indirilene, Rableri tarafından Musa'ya, İsa'ya ve tüm peygamberlere verilenlere inandık. Biz onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeyiz ve biz O'na boyun eğenleriz." Kim İslam'dan başka bir din ararsa, asla ondan kabul edilmez. Ve o, ahirette ziyana uğrayanlardandır. Peygamber'in hak olduğuna tanık oldukları ve kendilerine apaçık deliller geldiği hâlde imanlarından sonra kâfir olan bir topluluğa Allah nasıl hidayet verir?! Allah, zalim topluluğa hidayet vermez.” [8] Biz de tüm bu hüccetlere iman ederiz. Tüm peygamber ve diğer seçilmişler geçmişten de haber verdiği gibi gelecekten de haber verir. O halde bizim bu hüccetlerin tamamını görmemiz istenmektedir. Hz. Musa ve Hz. İsa’nın peygamberi müjdelemesi, Resulullah’ın(saa) Gadir Hum hutbesinde yirmi beş yıl sonra İmam Ali’ye muhalefet edecekleri bilmesi, İmam Hüseyin’in şehadetini bildirmesi, gaybet zamanı ile ilgili haberler vermesi, İmam Mehdi ile ilgili haberleri buyurması vs. bunların hepsi bize Allah’ın dünya hayatındaki çizdiği planı onlara bildirdiğini göstermektedir. Ve onlar bize bu yolun tamamını göstermektedirler. İmam Ali (as) muhalefete karşı metodunu belirlerken acaba bu noktaları görmeden mi düşündü ve karar verdi? Elbette hayır! Kıyamete kadar sürecek bu ümmetin hidayet yolu için ne gerekiyorsa öyle yapmıştır. Aynı şekilde diğer imamlarda aynı noktaya dikkat ederek karar vermişlerdir. İmam Hüseyin kerbela mücadelesini sizce sadece o sürece göre mi düşünmüştü? Elbette hayır! Dünya üzerindeki süregelen ilahi sünnet, ilahi kaza ve kader dünya hayatının Hz. Âdem ile başlayıp Hz. Mehdi ile bitmesiydi. İmam Bakır (as) “Eğer onlara yeryüzünde imkân versek salâtı eda edip ayakta tutarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu yalnızca Allah’a aittir” [9] ayeti kerimesi hakkında şöyle buyurmuştur: Bu ayet, Muhammed’in Ehl-i Beyt’i hakkındadır. Nihayet Yüce Allah İmamların sonuncusu Mehdi’yi ve onun dostlarını yeryüzünün doğusuna ve batısına egemen kılacak ve İslam dinini (bütün dinlere) galip getirecektir. Ahmakların hakkı öldürdükleri gibi; onun ve dostlarının vesilesiyle bidatleri ve batılları öldürecektir. Nihayet iyiliği emredecekleri ve kötülükten de sakındıracakları zulmün olduğu bir yer görülmeyecektir.[10] 3- Yüce Allah insanların batıl yollara gideceğini biliyordu. Bu nedenle hak devleti ve istenilen toplum modelini sona bıraktı. Hak devleti en son süreçte olacaktı. Kaim kıyam ettiği zaman “La ilahe illallah Muhammedun Resulullah” kelimelerinin söylenilmediği hiçbir yer kalmayacaktır.[12] İmam Sadık(as) “Göklerde ve yerde olan her şey isteyerek veya istemeyerek ona teslim olmuştur. Ve yalnızca ona dönecekler” [11] ayeti kerimesi hakkında şöyle buyurmuştur: İmam Hüseyin(as) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah onun vesilesiyle yeryüzünü diriltecektir. Onun vesilesiyle Hak dini bütün dinlere galip kılacaktır.[13] İmam Sadık(as) bu konuda şöyle buyurmaktadır: Bizim devletimiz, devletlerin sonuncusu olacaktır. Bizim yöntemimizi gördükleri zaman “Biz bu işin yöneticisi olsaydık, şöyle davranırdık” şeklinde bir söz söylememeleri için, Allah bütün halkların hükümet etmelerini karar kılmıştır. (Bundan dolayı) bütün halklar kendi hükümetlerine ulaşacaklardır.[14] Yani dünya kurulandan beri şirk düzeni devam etti. Bunun bir sonu olmayacak mıydı? Ayrıca yüce Allah, tüm yeryüzünü hidayet üzere yarattığı halde, bu yolun sonu yine hak üzere olmalıydı. Hidayet yolunun sonu hak devleti olmalıydı? 4-  Tarih boyunca kitaplar tahrif edildi. Kur’an tam olarak elimizde ancak yine tam olarak uygulanmamaktadır. Tevili gerçekleşmeyen çok ayet var. Ayrıca bilinmesine rağmen uygulanmayan ayetler ve hükümler de var. İşte bu noktalar da tamamlanacak. Kur’an’ı Kerim’i tenzil ve tevil bakımından indiği şekil üzere dostlarına öğretecek ve onlar da öteki insanlara öğreteceklerdir. Müminlerin Emiri Ali (as) bu konuda şöyle buyurmuştur: Dostlarıyla birlikte Kufe mescidinde olduklarını görür gibiyim. Çadırlarını kurmuşlar ve Kur’an’ı indiği şekil üzere insanlara öğretir bir haldedirler.[15] İmam Bakır (as) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah, biz Ehl-i Beyt’ten Allah’ın kitabına göre amel eden birini ortaya çıkarmadıkça, dünya yok olmayacaktır.[16] Tamamlanan elbette sadece Kur’an olmayacaktır. Diğer ilahi kitaplara göre de her grup kendi kitabı üzerinden hükmedilecektir. Bu konularda tamamlanacaktır. 5- Son peygamber Hz. Muhammed’in (saa) sünneti de tahrif olmuştur. Sünnetin de ihya edilmesi gerekmektedir. Bir hadiste İmam Bakır(as) şöyle buyurmuştur: “Ortadan kaldırmadığı hiçbir bidat kalmayacaktır. Uygulamadığı hiçbir sünnet de kalmayacaktır.[17] İmam Bakır’a şöyle soruldu: Kaim kimin yaşantısına göre yaşayacaktır? Şöyle buyurdu: Peygamberin yaşantısına göre yaşayacaktır. Şöyle sordu: Peygamberin yaşantısı nasıl idi? Şöyle buyurdu: Cahiliyete ait olan şeyleri yok etti. İnsanlara adaletle hüküm verdi. Aynı şekilde Kaim de kıyam ettiği zaman, insanlar arasında barış (gizlilik) döneminde ortaya çıkan (batıl) şeyleri yok edecek ve insanlara adaletle hüküm verecektir.[18] Mehdi yatsı salâtını bitirdikten sonra gür bir sesle şöyle seslenecek: “Ey insanlar! Size Allah’a hatırlatırım. Yarın Rabbinizin huzurundaki makamınızın ne olacağını hatırlayınız. Yüce Allah size karşı hücceti kesinleştirmiştir. Sizin için bir peygamber ve bir kitap göndermiştir. Size kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emretmiştir. Ona ve Resulüne itaat edin. Kur’an’ın dirilttiği şeyi diriltin. Kur’an’ın öldürdüğü şeyi öldürün. Doğru yol için yardımcı olun. Takva için vezir olun. Kuşkusuz dünyanın yok oluş zamanı yaklaşmıştır. Veda etmeye başlamıştır. Ben sizleri Allah’a, Resulüne ve kitabına davet ediyorum. Batılı öldürmeye ve sünneti diriltmeye çağırıyorum.”[19] Hatta sadece Hz. Peygamberin sünneti değil, diğer peygamberlerin sünneti de tamamlanıyor. Örneğin; Yakında Yüce Allah, Zülkarneyn’in sünnetini, evlatlarımdan olan Kaim’de gerçekleştirip onu doğuya ve batıya ulaştıracaktır. Nihayet Zülkarneyn’in ayak bastığı dağlara, derelere ve çöllere Kaim de ayak basacaktır.[20] 6- İlim de tamamlanacaktır. Müminlerin Emiri Ali(as) şöyle buyurmuştur: Ey Kumeyl! Benim (kapısını) açtığım ilimlerin hepsini, Kaim tamamlayacaktır.[21] 7- Yarıda kalan ilahi planların ve salih amellerin tamamlanması Ey insanlar! Kim bizimle Allah hakkında tartışırsa, ben Allah’a daha yakınım. Kim bizimle Âdem hakkında tartışırsa, ben Âdeme daha yakınım. Kim Nuh hakkında tartışırsa, ben Nuh’a daha yakınım. Kim İbrahim hakkında tartışırsa, ben İbrahim’e daha yakınım. Kim Muhammed hakkında tartışırsa, ben Muhammed’e daha yakınım. Kim peygamberler hakkında tartışırsa, ben peygamberlere daha yakınım. Yoksa Yüce Allah kitabının muhkem ayetlerinde şöyle buyurmamış mıdır?Öyleyse Âdem’den ve Nuh’tan geriye kalan benim. Muhammed’in (soyundan) seçilmiş olan benim. Kim bizimle Allah’ın kitabı hakkında tartışırsa, bizler Allah’ın kitabına herkesten daha yakınız. Kim bizimle Peygamber hakkında tartışırsa, ben Peygambere bütün insanlardan daha yakınım. Onlar, köpekleriyle birlikte dünyaya geri dönecekler. Adına Meliha dedikleri kişi onlardandır. Öteki de Hamlaha’dır.[23] Bu ikisi, Kaim için şahit olacaklar ve işini teslim edecekler. Sonra Kaim onlardan birini Rumlarla savaşması için gönderecektir. O galip gelemeden geri dönecektir. Sonra ötekini gönderecektir. O fetihle geri dönecektir.[24] “Allah Âdem’i, Nuh’u, İbrahim’in soyunu ve İmran’ın soyunu seçip âlemlere üstün kılmıştır. (Bunlar) birbirlerinden türeyen bir soydur. Allah işitendir, bilendir.”[22] İmam Bakır(as) şöyle buyurmuştur: Kaim, Hüseyin’in öldürüldüğü Aşura günü olan Cumartesi gününde kıyam edecektir.[25] Ashabı Keyf, Kufe’nin başkent olması, Aşura kıyamı, Ali devleti vs. konulara dikkat ettiğimizde peygamberlerin, vasilerin, şehitlerin hatta salih kimselerin gerçekleştirmek istediği tüm ilahi projelerin de tamamlanmasını görüyoruz. 8- İntikamların alınması da tamamlanacaktır. Dolayısıyla adalet tam anlamıyla gerçekleşecektir. Kaim ortaya çıktığı zaman Rükün ile Makam arasında beş defa şöyle seslenmek zorundadır. İlk ses; “Ey dünya halkı! Biliniz ki; Kaim imam benim.” İkinci ses; “Ey dünya halkı! Biliniz ki; İntikamcı keskin kılıç benim.” Üçüncü ses; “Ey dünya halkı! Biliniz ki; Ceddim Hüseyin’i susuzken öldürdüler.” Dördüncü ses; “Ey dünya halkı! Biliniz ki; Ceddim Hüseyin’i kefensiz defnettiler.” Ancak nereden naklettiği ve bu olayın ne zaman olacağı belli değildir.[26] Müminlerin Emiri Ali’nin sürekli tekrar ettiği “Tuhaflıklar! Bütün tuhaflıklar, Cemadiyel ayı ile Recep ayı arasındadır” sözü de bu konuya işaret etmektedir. Adamın biri şöyle sordu: Ey müminlerin Emiri! Sizi sürekli şaşırtan bu tuhaf olay nedir? Şöyle buyurdu: Annen yasına ağlasın! Tuhaf olan hangi şey; Allah, Resulü ve Ehl-i Beyt’inin düşmanlarını ölülerin öldürmelerinden daha tuhaftır. Yine ona bu konuda soru sordukları zaman şöyle buyurdu: Tuhaf olan hangi şey; ölülerin, dirilerin başlarına vurmalarından daha tuhaftır. Şöyle sordu: Ey Müminlerin Emiri! Bu olay ne zaman olacaktır? Şöyle buyurdu: Daneyi yaran’a ve kulu Yaratan’a yemin ederim ki; Kufe sokaklarında gidip geldiklerini ve kılıçlarını omuzlarına koyarak Allah, Resulü ve müminlerin düşmanlarını öldürdüklerini görüyor gibiyim.[27] 8- İnsanların tüm zürriyetlerin listesi Müminin sülblerindeki kâfir, kâfir sülblerdeki mümin kimselerin açığa çıkması istenmektedir. Yani kullar listesi de tamamlanacaktır. 9- Verilen mühlet de bitecektir.  “(Ey Muhammed!) De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler.”[28] Hüccetlerin tamamlanması ile ilgili olarak İmam Sadık şöyle buyurmuştur: Biliniz ki; Ailesiyle girdiği zaman, Suhle mescidi, sahibimizin evi olacaktır.[29] Yine şöyle buyurmuştur: Kaim’in ailesiyle birlikte Suhle mescidinde konakladığını görür gibiyim. Suhle mescidinin özelliği nedir? Çünkü burası her peygamber ve vasisinin konakladığı ve namaz kıldığı yerdir. Bu şu anlama gelmektedir. Her seçilmişin isteği tamamlanmaktadır. Müminlerin Emiri Ali, Deccal’ı ve İsa’nın eliyle öldürüleceğini açıkladıktan sonra şöyle buyurmuştur: Bilin ki; ondan sonra “Büyük Bela” vardır. Şöyle sordular: “Büyük Bela” nedir? Şöyle buyurdu: Dabbet-ul Arz’ın Safa dağından ortaya çıkışıdır. Süleyman’ın mührü ve Musa’nın asası onunla birlikte olacaktır. Süleyman’ın mührünü, bütün müminlerin yüzüne basarak “Bu mümindir” diye yazacaktır. Bütün kâfirlerin de yüzüne basarak “Bu kâfirdir” diye yazacaktır. Sonra mümin feryat ederek “Ey kâfir! Yazıklar olsun sana” diyecektir. Kâfir de feryat ederek “Ey mümin! Ne mutlu sana. Keşke ben de senin gibi olsaydım ve bugün kurtulsaydım” diyecektir. Sonra Dabbet-ul Arz başını kaldıracak ve doğu ile batı arasında olan herkesi görecektir. Bu olay, güneşin batıdan doğmasından sonra olacaktır.[30] İşte ondan sonra tövbe kaldırılacaktır.[31] 10- Hüccetlerin bitmesi; bir yandan Hıristiyanların imama biat etmesi, diğer yandan söz de Ehl-i Beyt’i kabul ettiğini söyleyenlerin öldürülmesi bu konuyu bize açıkça göstermektedir. Hz. Davut’un adalet üzere hükmü uygulanacaktır. Batınlar aşikâr olacaktır. İlimler aşikar olacaktır. Hiç kimse mazeretlerin arkasına saklanamayacaktır. Herkes için deliller tamamlanmıştır. 11- Ayrışma zamanı bitiyor. Müminlerin Emiri Ali (as) şöyle buyurmuştur: Doğu bölgesinden Ramazan ayında günün başlangıcında seslenen kimse şöyle seslenecek; “Ey Hidayet Ehli! Toplanın.” Batı tarafından güneş battıktan sonra [32] seslenen bir kimse şöyle seslenecek; “Ey batıl ehli! Toplanın.” Ondan sonraki gün, güneş, renkten renge girecek. Sonra sararacak. Sonra kap kara olacak. Üçüncü gün ise Yüce Allah hak ile batılın arasını ayıracaktır. İmam Sadık(as) bu konuda şöyle buyurmuştur: Seslenen gökyüzünden “Ey hak ehli! Toplanın” diye seslenmedikçe dünya yok olmayacak. Sonra hepsi bir yerde toplanacaklar. Seslenen bir kez daha “Ey batıl ehli! Toplanın” diye seslenecektir. Sonra hepsi bir yerde toplanacaklar. Eban İbni Tağlib şöyle sormuştur: Bu gruptakiler, öteki grubun içine girebilirler mi? Şöyle buyurdu: Hayır (giremezler). Çünkü Allah’a yemin ederim ki, bunu Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Allah pis kişiyi temiz kişiden ayırt etmedikçe, müminleri üzerinde bulunduğunuz durum üzere bırakacak değildir.[33] İmam Sadık başka bir hadiste de Aclan’a şöyle buyurmuştur: Seslenen kimse gökyüzünden “Ey hak ehli! Ayrılın. Ey batıl ehli! Ayrılın” diye seslenmedikçe, gündüzler ve geceler bitmeyecektir.[34] Şöyle sordu: Bir kez daha karışacaklar mı? Şöyle buyurdu: Hayır! Çünkü Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:[35] Allah habis kişiyi temiz kişiden ayırt etmedikçe, müminleri üzerinde bulunduğunuz durum üzere bırakacak değildir.[36] 12- Batılın sonu gelecektir. Batıl süreci de tamamlanacaktır.  “Allah, pisi (kötü insanları) temizden (iyi insanlardan) ayıracaktır. Pisleri birbirinin üzerine atıp toplayacak ve hepsini yığarak cehenneme yerleştirecektir. İşte onlar, ziyan edenlerdir.”[37] İmam Sadık(as), Peygamberimizden(saa) şöyle nakletmiştir: Miraç gecesinde başımı kaldırınca bazı nurlar gördüm. Hüccet b. Hasan’ı (Mehdi’yi) onların arasında ayakta durur bir halde gördüm. Şöyle sordum: Ey Rabbim! Bunlar kimdir? Şöyle buyurdu: Bunlar imamlardır. Şu (ayakta duran) da helalimi helal ve haramımı haram kılacak olan Kaim’dir. Onun vesilesiyle düşmanlarımdan intikam alacağım. O, dostlarım için rahatlık vesilesi olacaktır. O, zalimlerden ve kâfirlerden (daralan) izleyicilerinin kalplerine şifa verecektir.[38] İmam Sadık (as) şöyle buyurmuştur: Kaim’imiz kıyam ettiği zaman ilk önce yalancı Ehl-i Beyt dostlarıyla başlayıp onları öldürecektir.[39] Önceki sayfalarda İmam Bakır’dan şöyle bir hadis nakledilmişti: Kufe’ye girdiği zaman, Allah razı oluncaya kadar oradaki münafıkları ve şek ehlini öldürecektir. Onların saraylarını yıkacaktır. Savaşçı adamlarını öldürecektir.[40] Yine Mufazzal’a da şöyle buyurmuştur: Ey Mufazzal! Eğer Peygamber bütün dinlere galip gelmiş olsaydı; Mecusi, Yahudi, Hıristiyan, Sabii, mezhepler, ihtilaf, şek, şirk, puta tapmak, fala tapmak, Lat’a ve Menat’a tapmak, güneşe tapmak, aya tapmak, yıldızlara tapmak, ateşe tapmak, taşa tapmak diye bir şey kalmazdı. Bu, Yüce Allah’ın “Kâfirler istemese de Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere galip gelmesi için gönderen O’dur”[41] sözünden başka bir şey değildir. Bu bir gün gerçekleşecektir. O da Mehdi ve geri dönüş zamanında olacaktır. Yüce Allah bunu başka bir ayette de “Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın”[42] şeklinde buyurmuştur.[43] İmam Sadık (as) şöyle buyurmuştur: Kaim kıyam ettiği zaman kıyamından haberdar olmayan kişi hariç, Allah’a ortak koşan ve onu inkâr eden hiçbir kimse kalmayacaktır. Yine şöyle buyurmuştur: Bu ayetin tevili gerçekleşmemiştir. Kaim kıyam edinceye kadar da gerçekleşmeyecektir. O kıyam ettiği zaman kıyamından haberdar olmayan kişi hariç, Allah’ı inkâr eden ve İmam’a ortak koşan hiçbir kimse kalmayacaktır. Hatta eğer bir kâfir veya bir müşrik bir taşın içine bile saklansa, taş şöyle diyecek: “Ey mümin! Benim içimde bir kâfir var. Beni kır ve onu öldür.” [44] Tüm bunlardan çok şeyin artık bu süreçte tamamlandığını görüyoruz. “Kâfirlere de ki: "Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, geçmiş olan (günahları) onlar için bağışlanır; yok, geri dönecek olurlarsa, şüphesiz öncekiler hakkındaki (ilahî) kanunlar gerçekleşmiş bulunmaktadır. (Aynı akıbet onları da beklemektedir.)”[45] “Artık fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'a ait oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer onlar vazgeçerlerse, kuşkusuz Allah onların yaptıklarını görmektedir.”[46] İman ederseniz, Allah’ın Bakiyyetullah’ı[47] sizin için daha hayırlıdır.[48] Sonra şöyle söyleyecek: Allah’ın Bakiyyetullah’ı benim. Sonra Yüce Allah, Cebrail’i indirecektir. O, Hatim’e inecek ve şöyle söyleyecek: Neye davet ediyorsun? İmam önceki şeyleri tekrar edecek. Sonra Cebrail şöyle diyecek: Elini uzat. Ben sana biat edecek olan ilk kişiyim. Sonra elini uzatacak. Musa’nın beyaz eli gibi bembeyaz olacak[49]  ve sonra şu ayeti okuyacak: Sana biat edenler, gerçekte Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Kim Allah’a vermiş olduğu sözü tutarsa, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.[50] “Müşrikler istemese de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberi'ni hidayet ve hak din ile gönderen O'dur.”[51] Şimdi yüce Allah, dinini bütün dinlere üstün kılarken sen nerede olacaksın? [1] Saf Süresi/7-8 [2] Taha süresi/50 [3] Nur süresi/35 [4] Bakara süresi/38 [5] Bakara süresi/39 [6] Al-i İmran süresi/ 83 [7] Al-i İmran süresi/ 83 [8] Al-i İmran süresi/ 84-86 [9] Hac: 41 [10] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/266 ve El-Muhacce Fi Ma Nezele Fi Kaim-il Hucce:143 ve Bihar: 24/165 [11] Al-i İmran: 83 [12] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/59 ve Tefsiri Ayyaşi: 1/207 ve Bihar: 52/340 [13] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/140 ve Tefsiri Nurus Segaleyn: 1/317 ve Bihar: 51/133 [14] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/61… ve Ğaybet-i Tusi: 472 ve İsbat-ul Huda: 3/516 ve Muntehab-ul Eser: 379 ve Bihar: 52/332… ve Ezzam-un Nasip: 2/282 [15] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/126 ve Ezzam-un Nasip: 2/283 ve Ğaybet-i Numani: 217 [16] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/322 ve Ravzat-ul Kâfi: 302 ve İsbat-ul Hüda: 3/588 ve Bihar: 52/378 [17] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/311 ve İrşad-ı Müfit: 2/360 ve Buşarat-ul İslam: 276 ve Bihar: 52/339 [18] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/320 ve Vesailuş Şia: 11/57 ve Bihar: 52/381 [19] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/295 ve Akdud Dur: 145 ve Et-Teşrif Bil Menun: 137 [20] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 1/256 ve Kemal-ud Din: 2/394 ve Bihar: 12/194 [21] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/51 ve İsbat-ul Hüda: 3/529 [22] Al-i İmran: 33–34 [23] Başka bir nakle göre ise Kemeslemina’dır. [24] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/59 ve Muhtasar-u Basair-id Derecat: 201 ve Bihar: 53/85 [25] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/293 ve Ğaybet-i Tusi: 453 ve Akdud Dur: 65 ve Bihar: 52/285 [26] Ezzam-un Nasip: 2/282 [27] Mucem-i Melahim ve Fiten: 3/194 ve Muhtasar-ı Basair-ud Deracat: 198 ve Bihar: 53/60 [28] Meryem süresi/75 [29] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/502 ve Furuu Kâfi: 3/495 ve Ğaybet-i Tusi: 471 ve Bihar: 52/331 ve Muntehab-ul Envaril Muzie: s. 334 [30] Güneş doğuşu ile kast olunan şey; battığı yerden, velayetin, Kaim’in ortaya çıkışıyla doğacak olması olabilir. Ya da kast olunan şey; güneşin gün ortasından ikindi vaktine kadar duraklaması ve sonra bir anda batı tarafında görünmesi de olabilir. [31] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/132 ve Kemal-ud Din: 2/527 ve Bihar: 52/194 [32] Başka bir kaynağa göre: “Şafak vaktinden sonra…” [33] Al-i İmran: 179 [34] Ğaybet-i Numani: 219 ve Bihar: 52/365 [35] Ezzam-un Nasip: 2/112 ve Tefsiri Nurus Segaleyn: 1/414 [36] Al-i İmran: 179 [37] Enfal süresi/ 37 [38] Kemal-ud Din: 1/252 ve Uyun-i Ahbar-ı Rıza: 1/58 ve Bihar: 52/379 [39] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/422 ve İsbat-ul Hüda: 3/561 [40] İrşad-ı Müfit: 2/358 ve Keşful Ğumme: 2/465 ve Bihar: 52/338 [41] Tövbe süres : 33 [42] Enfal süresi/ 39 [43] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/143 ve Ezzam-un Nasip: : 2/278 ve Bihar: 53/33 [44] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 5/145 ve Yenabi-ul Meveddet: 3/239 ve Kemal-ud Din: 2/670 ve El-Muhacce Fi Ma Nezele Fi Kaim-il Hucce: 68 ve Tefsiri Safi: 2/338 ve Buşarat-ul İslam: 305 [45] Enfal süresi/ 38 [46] Enfal süresi/39 [47] Allah’ın bıraktığı. [48] Hud süres: 86 [49] Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi: 3/492 ve Elamul Veri: 2/288 ve Bihar: 52/337 [50] Fetih süres: 10 [51] Saf süresi/9

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

bottom of page