top of page

İDRAK DERECEMİZ NASIL?

DEREKE- İDRAK- TEDARİK Dal- ra- kef harflerinden oluşur. Kendi literatürümüzde kullandığımız derk etmek, idrak, tedarik bu harflerden türemiş kavramlardır. Derk etmek Arapça mantığında şu alanlarda kullanılır. 1- Derece kelimesinin zıttı olup yükselmek için nasıl basamaklardan bahsediyorsa, dereke kelimesi de inme basamaklarıdır. 2- Denizin en dibine de derk denilir. 3- Suya ulaşmak için bir ipin bağlandığı başka bir ipe de derk denilmiştir. Dolayısıyla Bir şeyin ardından insana ulaşan şeye derk deniliyor. 4- Bir şeyin son noktasına da idrak deniliyor. Enam süresi/ 103 “ gözler O’nu görmez, O gözleri görür.” Burada tercüme edilirken görme kavramı kullanılmıştır. Oysaki burada kullanılan kavram derk etmektir. Yani “ gözler O’nu idrak edemez, ancak O gözleri idrak eder.” Derk etmek yani idrak eder. Tedarik kavramı da idrak kelimesinden türemiştir. Yardım etmek ve nimet konularında kullanılır. Kalem süresi/ 49 “Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı,…” Neml süresi/ 66 “Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler.” Burada şunu görüyoruz, amacına ulaşmak için sebeplerin olması gerekmektedir. Eğer sebeplere sarılınmıyorsa o isteğe kavulaşamayacağından bahsedilmektedir. İnmek için ipe tutunmak ve ipe tutunmayla arkasından o hikmet ve lütuflara ulaşmaya vurgu yapılmaktadır. Böylece derk etmeye yani idrak etmenin kapıları aralanıyor. Örneğin ahrete yakinen inanmak için ahiret konusunda yeterli ve detaylı bilgi sahibi olmak idrak etmek için bir iptir. O halde idrak etmenin zıttı ise o sebeplere sarılmamanın verdiği sonuca göre yüzeyel düşünmek, bir konunun derinine inmemek, kalbi kapatmak anlamlarına gelmektedir. Sebeplere ve vesilelere sarılmayanları kör olarak nitelenmektedir İnsan süresi/ 3 “ muhakkak biz ona yolu gösterdik; ya şükredici olur ya da nankör.” Burada yüce Allah vesileleri göstererek idrak etmenin yollarını sunmuştır. Ancak o bu ipe tutunursa şükredici, tutunmazsa verilen nimeti geri çevirmiş olur. Yüce Allah bitkilerin, hayvanların, insanların Rabbi’dir. Onlara direkt “ ol” deseydi elbette var olurlardı. Ancak onların varlığı ve canlılıklarının devamı için su denen varlığı sebep olarak göstermiştir. Yağmurun yağması her varlılığın hayatı için bir vesiledir. Sadece su değil başka sebeplerde var. Örneğin hava, toprak, anne- baba vs. her şey için sebepleri vesile kılmıştır. O halde Bâtıni nimetler için de vesileler vardır. Örneğin Allah’ın rızasına ulaşmak için, Allah’tan biz kullara inen ip Kuran Ve Ehli Beyt’idir. Bu vesiledir. Kur’an’ın her ayeti, Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin buyurduğu her hadis bizler için vesiledir. Allah rızasına ulaştıracak vasıtadır, sebeptir. İşte o ipe tutunmak, deryaların dibine inmeye çalışmak idrak etmenin kapılarını aralamaktır. İmam Ali (as); “ Allah bir kula iyilik vermek istediği zaman, onu dinde fakih kılar ve ona yakîn ilham eder” buyurmaktadır. Yüce Allah’ın burada lütfettiği bir sebebi bildirmektedir. O halde Allah’tan bize binlerce sebep verilmiştir. Eğer bu sebeplere doğru olarak ve sımsıkı olarak sarılırsak idrak etmeye başlarız. Doğru olarak derken; örneğin; nasıl ki zekâyı geliştirmek için balık, ceviz gibi omega yönünden güçlü besinler almak, zekâyı geliştiren oyunlar, işlemler yapmaya çalışıyorsak vs. aynı şekilde idrak etmeği de güçlendirmek için doğru kanallardan beslenmek gerekmektedir. İnsanı kör edecek alanlardan uzaklaşıp bilakis basiretleri kuvvetlendiren alanlarda doğru olanı seçmek gerekmektedir. Eş seçimi, arkadaş seçimi, kitap seçimi, ilke seçimi, rol model seçimi gibi… İkinci aşama olarak ta doğru yapılan bu seçimlere sımsıkı sarılmak gerekir. Örneğin Hz. Peygamber ve Ehli Beyt’ini en iyi rol model, Allah’tan sizin lehinize en kıymetli ip olarak düşündünüz. Buna binaen onların hadislerini okuyarak o sebepleri yakalamak istiyorsunuz. Ancak hadisler sözel okumalarda kalıyorsa yine idrak kapısını aralayamazsınız. Çünkü sözde kalan bir vesile, işleme tabi olamaz. Kesinlikle o ipi tutmak ve dibine kadar dalmak gerekmektedir. Yani uygulamaya geçmeli ve o hadis gözlüğü ile her olaya bakmalısınız. O zaman o hadis sizin idrakinizi açacaktır. Ayeti kerime” de şöyle buyrulmaktadır. Kadir Süresi/2 “ Kadir gecesinin ne olduğunu idrak edebilir misin?” Kadir; kadar, kader, miktar, kudret, takdir gibi anlamlara gelmektedir. Ayeti kerime de idrak etmek için sebeplerin ve şartların takdir edildiğine vurgu yapılmaktadır. Elbette melekler ve ruh yeryüzünde kime inip takdirleri bildiriyorsa onu tanımakla idrak edilmeye başlanılır. Yani yeryüzünün halifesi/ hücceti/ imamı tanınmazsa elbette idrak edilmenin yollarına da ulaşılmayacaktır. Gelen rivayetlere göre, Hz. Fatıma (as)’yı anlayan kişinin, Kadir gecesini de idrak edebileceği hatırlatılmıştır. O halde Hz. Fatıma(as)’yı anlamak için onu kendi hutbesi (Fedek hutbesi) üzerinde odaklanmak gerekir. İmam Bakır (as) buyuruyor ; “Kadir gecesinde ertesi sene aynı geceye kadar olacak hayır- şer, itaat- günah, doğum- ölüm ve rızık gibi her şey takdir edilir. Bu gece takdir edilip hükme bağlanan bir şey kesindir. Kuşkusuz bunda da Allah’ın dilemesi esastır.” (Tefsiri Ehsen’ul Hadis; 12/300) Burada yine Kadir gecesinde sebeplerin verileceğinin takdirinden bahseder. Ancak insan o sebeplere bağlanıp, bağlanmamasına göre serbesttir değişir. Tercihlerini kendisi yapar. Dolayısıyla o sebepleri doğru kullanan ve doğru tercihine sımsıkı sarılan idrak etmiş olur. Aşağıdaki hadislere de odaklanabiliriz. İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyurmaktadır; “ imam Hüseyin(as)’i kılıçla vurdular. İmam atından yere düşüp, katili başını kesmekle meşgul olunca Arş’ın derinliklerinden şöyle bir ses yükseldi. “ Ey yoldan çıkan ümmet! Peygamberinizden sonra saptınız.” “ Allah size Kurban ve Fıtır bayramlarını (derk etmeyi) nasip etmesin! Allah’a yemin olsun ki İmam Hüseyin’in intikamı alınıncaya kadar onlara (bayramları) derk etmeyi ne nasip etti ve ne de nasip edecek” ( Biharu’l Envar, c. 45 s.217 h.42) Başka bir rivayette bizlere şöyle ulaşmaktadır. Muhammed b. İsmail Razi; İmam Cevad(as)’a şöyle arz ettim. “Size feda olayım! Amme hakkındaki görüşünüz nedir? Onların orucu (derk etmeye) muvaffak olamayacağı rivayet edilmiştir.”  İmam Cevad (as) şöyle buyurdu; “ Onlar hakkında meleğin bedduası icabet oldu.” Şöyle arz ettim, “Size feda olayım! Bu nasıldır?” Cevaben şöyle buyurdu; “ İnsanlar, imam Hüseyin’i öldürünce Allah, bir meleğe şöyle seslenmesini emretti; ey zalim ümmet! Kendi peygamberinizin evladını öldürdünüz! Allah, size Fıtır ve Kurban bayramlarını (derk etmeyi) nasip etmesin.” ( İlelu’ş şera’i, s. 389 h. 1, Biharu’l envar c. 45, s. 218, h.43) Fıtır bayramı Ramazan bayramına söylenir. Yani fitre,  fatır, fıtrat,  fıtır aynı harflerden türemiş olup insanın fıtratına dönüşünden bahseder. İnsan Ramazan ayını iyi idrak edip değerlendirirse, Ramazan ayının sonunda doğduğu gibi tertemiz fıtrat üzere olur. Kurban kelimesi de “yakın olmak” anlamına gelir. Kurban bayramı hac ile bütünleşmiştir. Tüm bu menasikler ile Allaha yakın olmaktan bahseder. İşte İmam Hüseyin(as)’i katledenlere ve onların mantığına ortak olanlara Fıtır ve Kurban bayramını idrak etmenin yolu kapalıdır. İdrak etmenin sebebi olan İmama inanma ve tabi olma ipini koparmıştır. Eğer bu günde İmam Mehdi (as)’ye muhalefet ediliyorsa yine idraki açacak ipe tutunulmamıştır demektir. Gerçekten bugün bu kadar ayetler okunmasına, hadisler gündeme gelmesine, namazlar kılınmasına, oruçlar tutunmasına, hacca gidilmesine rağmen idrak yolunun kapalı olmasının altında yatan sebep imam Mehdi (as)’ye olan marifetin azlığı veya yokluğu değil midir? Kadir gecesinin idraksizliğidir. O halde doğru yol üzerinde idrak kapılarımızın açılmasını istiyorsak derinlere dalacak vesilelere/ sebeplere sarılmak gerekmektedir. Derk edemeyene derecenin olmayacağı da unutulmamalıdır.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TARKAN, GEÇÇEK VE GELECEK Sosyal medya da gündeme oturan Tarkan’ın “geççek” klibini merak ettim, ben de izledim. Evet başarılı bir klip olmuş. Tarkan’ın hakkını iyi vermek gerek. Güzel sunmuş. Ancak b

MİRAÇ VE HİBETULLAH Zer âleminde Resulullah’ın (saa) tüm insanlar ve seçkinler arasında en seçilmiş kişi olduğunu biliyoruz. O gün sorulan tüm sorulara Resulullah(saa), tüm insanlar arasında en hızlı

bottom of page