HZ. ZEHRA'NIN (A.S) İMAM ALİ'YE (A.S) VASİYETİ
Hayatının son demlerinde, uzun süredir, yerine getirilmesini istediği vasiyetini eşine
iletmesinin zamanı gelmişti artık. Ali'ye (a.s) şunları söyledi:
Ey amcamın oğlu! Kuşkusuz, ölüm haberim bana verilmiştir. Durumumun nasıl
olacağını bilmesem de, birkaç saat sonra babama kavuşacağım. İçimde sakladığım
bazı şeyleri sana vasiyet edeceğim.
Ali (a.s) ona şu karşılığı verdi:
İstediğin şeyi bana vasiyet et ey Resulullah'ın (s.a.a) kızı!
Ali (a.s) Fatıma'nın başucuna oturdu, evde bulunan diğer kimseleri dışarı çıkardı. Sonra
Fatıma (a.s) konuşmaya başladı:
Ey amcamın oğlu! Seninle beraber olduğum günden beri, sana hiç yalan söylemedim
ve ihanet etmedim, benimle yaşadığın sürece sana karşı gelmedim.
Ali (a.s) şöyle dedi:
Allah'a sığınırım. Sen, Allah'ı en iyi bilen, iyilik ve takva sahibi, cömert, Allah'tan çok
korkan birisin. Allah'a yemin ederim ki, bana karşı gelmişsin diye seni kınayacağım
hiçbir davranışın olmamıştır.
Senin ayrılığın ve seni yitirmem bana ağır geliyor. Ancak bundan kaçınmamız
mümkün değildir.
Allah'a yemin ederim ki, Resulullah'ı (s.a.a) kaybetmekle yaşadığım musibetimi
yeniledin.
Senin ölümün ve seni yitirmem büyük bir musibettir. " Biz Allah'tan geldik ve O'na
döneceğiz."
Ne feci, ne elem verici, ne yaralayıcı ve ne hüzün verici bir musibettir bu! Bu musibet
karşısında hiçbir teselli beni teskin etmez, hiçbir taziye unutturmaz bu acıyı. Bir
yıkımdır ki geride hiçbir şey bırakmıyor.
Sonra birlikte uzun süre ağladılar. İmam, Fatıma'nın başını göğsüne koydu ve şunları söyledi:
"Bana istediğini vasiyet et. Bana emrettiğin her şeyi yaptığımı göreceksin. Senin emrini,
senin işlerini kendi işlerime tercih edeceğim."
Bunun üzerine Fatıma (a.s)annemiz şunları söyledi:
Bana karşı sergilediğin bu davranışından dolayı Allah seni hayırla ödüllendirsin. Ey
amcamın oğlu! Öncelikle sana şunu tavsiye ediyorum: Benden sonra evlen… Çünkü
erkeğin bir kadını olması gerekir.
Ardından sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bana haksızlık eden şu adamlara cenazemi göstermemeni vasiyet ediyorum. Onlar
benim ve Resulullah'ın (s.a.a) düşmanlarıdır. Onların ve onlara tâbi olanların cenaze
namazımı kılmalarına izin verme. Cenazemi, gözler uykuya daldığı, herkesin uyuduğu
geceleyin defnet. [1]
Sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
Ey amcamın oğlu! Başımda ağladıktan sonra, beni yıka, vücudumu açma. Çünkü ben
temiz ve temizlenmişim. Üzerime, babam Resulullah'ın (s.a.a) üzerine döktüğünüz
kâfurdan kalanını dök. Namazımı kıl, sonra akrabalarımdan diğerleri peş peşe gelip
kılsınlar. Beni gündüz değil, geceleyin; açıkça değil, kimse görmeden gizlice defnet.
Kabrimin izlerini yok et, belli olmasın. Bana zulmeden hiç kimseye cenazemi
gösterme. Ey amcamın oğlu! Benden sonra evlenmeden edemeyeceğini biliyorum.
Eğer bir kadınla evlenirsen, bir gün ve geceyi ona, bir gün ve geceyi de çocuklarıma
ayır. Ey Ebu'l-Hasan! Oğullarımın yüzüne bağırma. Kanadı kırık kimsesiz yetimler gibi
görmesinler kendilerini. Çünkü onlar dün dedelerini yitirdiler, bugün annelerini
yitirecekler. [2]
İbn Abbas, Fatıma'nın (a.s) yazılı bir vasiyetini rivayet etmiştir ve bu rivayette şöyle deniyor:
“Bu, Resulullah'ın (s.a.a) kızı Fatıma'nın vasiyetidir. O bu vasiyette bulunurken Allah'tan
başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve resulü olduğuna, cennetin ve
cehennemin hak olduğuna, kıyamet gününün gelmesinde şüphe bulunmadığına ve Allah'ın
kabirlerde bulunan herkesi dirilteceğine şahitlik etmektedir. Ey Ali! Ben, Muhammed'in kızı
Fatıma'yım. Allah beni seninle evlendirdi ki, dünya ve ahirette senin olayım. Sen
başkalarından daha çok bana yakınsın. Naaşımın üzerine kâfur dök, beni yıka ve geceleyin
beni kefenle. Namazımı kıl ve cenazemi geceleyin defnet. Hiç kimse bilmesin. Seni Allah'a
emanet ediyorum ve çocuklarıma selâm söyle kıyamete kadar.” [3]
[1]- Ravzatu'l-Vaizin, 1/151. Bir başka rivayette de şöyle geçer: "Sesler kesildiği, gözler
uyuduğu..."
[2]- Biharu'l-Envar, 43/178 ve 192
[3]- Biharu'l-Envar, 43/214
