HZ.MUHAMMED(S.A.V) : CANIM PEYGAMBERİM
PEYGAMBERLİK ÖNCESİ MEKKE VE İNSANLIK
ARAP YARIMADASINI TANIYALIM Orijinal adı “Ceziretu’l-Arap” olan ve güneybatı Asya’da yer alan Arap Yarımadası dünyanın en büyük yarımadasıdır. Bu yarımada kuzeybatıdan güneydoğuya doğru bir yamuk şeklinde olup yaklaşık 3.200.000km. karedir. Bugünkü Suudi Arabistan ülkesi, yarımadanın beşte dördünü teşkil eder, geriye kalanı mevcut uluslararası siyasi hudutlarda 6 ülkeden ibarettir. Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Kuveyt. Nitekim Arap Yarımadası birbirinden tamamen farklı iki görünüme sahnedir ve bunu tayin eden ana faktör suyun bulunup bulunmamasıdır. Bu önemli faktör söz konusu bölgenin sosyal yapısını da etkilemiş ve güney bölgesini, yani Yemen’i, Kuzey ve orta bölgeden tamamen ayırmıştır. Kimi çağdaş bilim adamları, Arap yarımadasını bazen iklim yapısı ve doğal özelliklerine göre, bazen de etnik yapısına göre bölgelere ayırırlar. Hicaz bölgesi düzenli yağmurlardan mahrum kurak bir bölgedir, sahile açılan bazı nadir yerlerle birkaç dağlık bölge dışında, bölgenin tamamına yakınında kavurucu bir sıcak hava vardır. Bu iklim ve coğrafi şartlar bölge halkının hayat şekli üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Zira bu bölgede yaşayan Araplar, güneydekilerin tam tersine, otlak ve bitki örtüsünün kıtlığından dolayı küçük çapta sürülerle, masrafı az ve kanaatkâr bir hayvan olan deveden başka hayvan besleyemiyordu. Araplar yiyecek ve içeceklerini büyük ölçüde deveden temin etmedeydi, bu tür hayvancılıksa o şartlarda ancak çöllerde uzun yolculuklara katlanıp sürekli geniş mıntıkalara göçmekle mümkün olduğundan, bu bedevilerin yerleşik bir siyasi yapı veya devlet kurması ve kendilerinin de kalıcı olarak bir yere yerleşmesi mümkün değildi. Bu nedenledir ki tarımla uğraşan ve şehirde yaşayan güneyli Arapların tersine bu Araplar( bedeviler) medeniyetten tamamen mahrumdu, genellikle ya çadırlarda yaşıyor, ya da göçebe hayatı sürdürüyorlardı. İslam’ın zuhuruna yakın yıllarda bazı nedenlerle biraz gelişmiş olan Mekke şehri dışındaki yerleşim noktaları herhangi bir öneme haiz değildi.