top of page

Hz. Muhammed (s.a.a); Bize Neleri Miras Bıraktı?

Hz. Muhammed (s.a.a), Bize Neleri Miras Bıraktı? Hz. Muhammed(s.a.a)’ e yakın olmak, yüce Allah’a yakın olmaktır. Tabii yakın olmaktan kastım aynı onunla aynı çağda yaşamak değildir. Yakın olmaktan kastım onunla samimi olmak, ortak düşüncede olmak ve gönül birliği taşımaktır. Peygamberimizi çok seviyoruz. Onun adını bile söylerken içime bir sıcaklık doluyor. Ama sadece bu yakın olduğumuz anlamına gelmez. Onunla aynı çağı ve mekânı paylaşmıyoruz. Dedik ya yakın olmaktan kastımız bu değildi. O halde bizleri ona yakın tutacak bağlar olmalıdır. O bağlılığı nasıl gösterebiliriz. Elbette bize miras bıraktıklarına sarılarak, o miras olarak gösterdiklerine sıkı sıkı sarılarak sevgi ve bağlılığımızı gösterebiliriz. Miras derken mal- mülk demiyoruz. O ne babamız gibidir, ne de başka birisi gibi. O, ilahi rehberdir. Onun mirası da farklıdır. Allah’a yakın tutacak miraslardır bıraktığı... En büyük miras, Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an, ilahi iradedir. Bu vesile ile Allah’ımızın bizden isteğini öğreniriz. Bu yüzden hayatımızın en can damarı, iki elimizin arasında bulunan peygamberimizin emaneti Kur’an’dır. Bu nedenle biz varisler bu mirasa gereken ilgi ve önceliği göstermemiz gerekmektedir. Bu emanete sahip çıkmayanın yüzüne asla Resulullah(s.a.a) bakmayacaktır. Resul(s.a.a)’ ün yüzüne bakmadığına, yüce Allah ta bakmayacaktır. Kısaca o tür insanlar Allah ve Resul’üne hain olarak nitelenecektir. Kur’an-ı Kerim şahsi bir kitap değildir. Peygamberin temsilciliğinde bütün insanlığa gönderilmiştir. Tabi ki bu kitabı nasıl anlamamız ve yaşamamız gerektiğini de Resulullah(s.a.a) bizzat hayatı ile göstermiştir. Bu nedenle Kur’an peygamberden ayrı düşünülemez. İlahi kitap olmasına rağmen peygambere öğretilen biçimi ile miras almalıyız.  Kur’an kişisel bir miras değildir. İlahi emanetin kendisine öğretisi ile emanettir bizlere... Bu nedenle ikinci emanet Risalet misyonudur bize miras bırakılan. Peygamberin misyonu her zaman olmalıdır hayatımızda. Peygamberlik te vahiy gibi kıyamet kopuncaya kadar aramızdadır. Hatta bunun ötesi ahiret hayatında da peygamberler, kendi ümmetlerinin önünde durarak öncülüklerini göstereceklerdir. Şefaat ve şahitlik bu nedenle vardır. Ama bizler onların misyonu hayatımızda yokmuş gibi davranırsak Risalet emanetine ihanet etmiş oluruz. Elbette burada Risalet nedir veya nasıl yaşatılır anlatmak uzun sürecektir. Ama kısaca peygamberin örnek müminliği, hayata bakışı ve duruş şekli, müminlerin organizasyonu, medeniyetleri gibi birçok konuyu içine alır. Bunlar anlaşılmadan Kur’an tek başına, ruhsuz bir beden gibi olur. Üçüncü miras Ehl-i Beyt’tidir. Çünkü peygamberimizin birçok hadisleri ile müjdelenen ve kendisini takip eden örnek şahsiyetleri göstermesi, müminler için büyük bir mirastır. Peygamber’in özellikle onları sevmemiz gerektiğinin altında yatan sebep Risalet çizgisinin uzun süre korunacağını ve bu Risalet ağacının meyvelerinin bolca yenilmesini hatırlatmasıdır. Bu yüzden Ehl-i Beyt’e yakın olmak Resul’e yakın olmaktır. Resule yakın olmak Allah’a yakın olmaktır. İki yüzeli sene Resul (s.a.a)’ün izini korumak büyük bir lütuftu insanlığa. Bu yüzden insanlar Ehl-i Beyt mirasını sıradan görmemelidirler. Peygamber boşuna Hz. Fatıma(as), Hz. Ali(as), Hz. Hasan(as) ve Hz. Hüseyin(as)’i abasının altına alarak “bende bunlarla küfredenlere buğz ederim” dememiştir. Aynı şekilde küfre karşı duruşu sergilemek için, iman ve küfrü birbirinden ayırmak için Ehl-i Beyt mektebine ihtiyacımız vardır. Peygamber(s.a.a), Ehl-i Beyt’te kendisi gibi bakmıştır. Kur’an nasıl peygamberden ayrı görülemiyorsa, Ehl-i Beyt’i de Kur’an’dan ayrı tutulamaz. Bizlerin salâvat ta dediği “peygamberin ailesine selam olsun” ne anlama gelmektedir? Sizce bu selam gönderme sadece bir sözden mi ibarettir? Selamın temelinde yatan bağlılık ve sadakat değil midir? Dördüncü miras âlimlerdir. Âlimler, peygamberin ve Ehl-i Beyt’tin varisleridir. Ehl-i Beyt’tine sarılmayan âlimler peygamber (s.a.a)’e yakın olamazlar. Hiçbir insan başkasına devredilmez. Ama ilimleri ile beraber âlimler insanlığa mirastır. Yaşayan ve yaşamayan her âlim müminler için değerlidir. Bu miras gereken ilgi ve teveccühü görmelidir. Bu, tüm inananların sorumluluğudur. Beşinci miras çocuklarımızdır. Her inanan geride bırakacağı miras olan çocukları çok özel, Allah ve Resul’ünün dediği gibi yetiştirmelidir. Hz. İbrahim(as)’in Hz. İsmail(as)i, Hz. Yakup(as)un Hz. Yusuf(as)u, Hz. Zekeriyya (as)’nın Hz. Yahya(as)yı, Hz, Muhammed(as)in Hz. Fatma(as)yı yetiştirdiği gibi yetiştirmeliyiz. İnsanın bu dünyada insanlığa bırakacağı en önemli miraslardan bir tanesi de insanın kendi çocuklarıdır. Bu yüzden çocuklarımızın yeryüzündeki misyonları nasıl olmalı? bilmeliyiz. İnsanlığa rahmet midir, yoksa insanlığa yük müdür? Allah(cc) ve Resul(s.a.a)’ünün rızasına göre yetiştirilmemişse bu bir miras değildir. Miras olabilmesi için, çocuklarımız gözlere aydınlık vermelidir. Altıncı miras ta “güzel ahlak”tır. Ev, araba, mal, mülk bırakma. Önemli değildir. Ama “güzel ahlak” bırakmak zorundayız. Her ağacın meyvesi kendi dibine düşer. Sen iyi bir ağaç olursan meyven de güzel olur. Bu yüzden öncelikle kendi ahlakımızı sorgulamak zorundayız.  Sahip olmadığımız bir şeyi çocuklarımıza bırakamayız. Önce biz, “güzel ahlak”a sahip olmalıyız, sonrada sahip olduğumuz değerlerimizi çocuklarımıza bırakmalıyız. Bu da her anne babanın çocuğuna karşı sorumluluğu ve bırakması gereken mirasıdır. Peygamber(s.a.a)’in “ Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim” dediği gibi, biz de “ ben güzel ahlakı tamamlamak için dünyaya geldim” demeliyiz. İşte bu altı miras Peygamber (s.a.a)’den başlayarak kıyamet kopuncaya kadar devredilecek olan miraslardır. Daha sonra ellerimizdeki bu miraslar ile Allah’ımızın huzuruna çıkacağız. Bunlar ile Rabb’imize bir sunum yapacağız. Unutmamamız gereken en önemli noktada şu ki; hepimizden sonra her şeyin varisi, yüce Allah’tır. Hicr süresi/23 “Hiç şüphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz (her şeye gerçek) varisleriz”  O, bizlerin ne topladıklarını bizden alıp, ne getirdiğimizi değerlendirecektir. Dilerim hepimiz güzel ve hayırlı miraslar bırakırız ve bunların her biri lehimize delil olur. Bu dünyadan rahat, huzurlu ve mutmain bir vicdan ile ayrılırız. Ve Allah’ımıza güzel deliller ile varırız. Bunu başarabilmemizin temelinde en önce bizler, Peygamber ve Ehl-i Beyt’tinden aldığımız mirasları önemsemeliyiz. Ve bu mirasları aldığımız gibi çocuklarımıza bırakmamızdır. Neler teslim aldığımıza ve neler teslim edeceğimize dikkat edelim. Allah’a emanet olunuz.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

İFTAR, KADER VE İMAM Fe- ta-re harflerinde oluşan bir kavramdır. Anlamı uzunlamasına yarılmaktır. Kimi zaman bozmak, kimi zaman da düzenlemek yoluyla olur. Bu fiilden oluşan kavramlardan biri de fıtr

bottom of page