top of page

HAMİLE KADININ PSİKOLOJİSİ

HAMİLE KADININ PSİKOLOJİSİ Anne Rabb’’inin kendisi üzerinde bir mucize gerçekleştirdiğinin şahididir.  İnanan anne adayının kalbi, gebeliği sürecinde Rabb’ine teslimiyetinde daha da mutmainleşir. Zaten imanı olmayan birisi kendisini kuşatan tüm bu ayetlere kör ve sağır olduğu gibi kendisinde gelişen bu mucizeye de sıradan bir olay gibi bakar. İnanan anne ise bir hücre üzerine inşa edilen bu sanatın sahibinin; sonsuz kudret ve iradenin takdiri olduğunu bilir ve ilk günden doğum anına kadar gelişen her aşama üzerinde Rabb’’inin lütuf ve hikmetlerini bir bir yaşar.  Anne bebeğiyle beraber bütünleşir. Bebeğiyle arasında o kadar güçlü bir bağ oluşur ki Rabb’inin El-Vedud sıfatının adeta yansımasını yaşar. Öyle ki anne bebeğini koruma adına yiyeceklerine dikkat eder, tehlikelerden korur, bebeğini sever, onunla konuşur hatta kendi rahatsızlansa bile bebeğine zarar gelmesin diye bir ilaç dahi almaz, hatta radyasyona maruz kalmasın diye her sahadan uzak durur. Tüm bu tedbirler bebeği içindir. İnanan bir anne onun beden gelişimine önem verir de ruhuna önem vermez mi? Onun kalbinin, aklının ve ruhunun sağlıklı gelişmesi için ona Kuran okur, onunla birlikte Rabb’inin huzuruna çıkarak beraberce rükû ve secdeye durur. Bebeğiyle konuşur. Ona iyiliği ve hayrı telkin eder. Ona Rabb’inin kendilerine ne kadar lütufkâr olduğunu anlatır. Ona hayat modelini hatırlatır. Salâvat çekerler beraberce. Bebeğini dinler. Bu telkinler ve zikirler karşısında bebeğinin cevap vermesini bekler. İslam fıtratı üzerinde olan bebek elbette bu telkin ve zikirler karşısında heyecanlanır, kalp atışları ve hareketleri ile anneye cevap verir. Annesi bebeğinin bu masumiyet ve paklığın kendisini de etkilediğinin farkındadır. Bu yüzden yüreği bir kat daha mutmainleşir. Ve der ki; bu mucize nedeniyle beni seçtiğin için binlerce hamd olsun. Bana bu izzet ve onuru verdiğin için binlerce hamd olsun. Bu düşünce üzerine bu dönemde yaşadığı her zorluğa dayanır. Öyle kolay değildir. Ortalama 40 hafta bir insanı içinde büyütmek. Tüm organlarını onun adına da kullanıp bebeğinin her yaşadığını içinde hissetmek. Aralarında özel bir dil gelişir ve ikisinden başka kimse onların dilinden anlamaz. Anne her ne kadar bebeği kuşatsa da, bebek de anneye çok şey fısıldar. Bebeğini dinleyen bir anne ondan çok şey öğrenebilir. Anne ve bebek hem ayrı, hem de beraber Rabbanî bir eğitime girmiştir. Ne anne, ne bebek kendine özgü ve serbest değildir. Her ikisi beraber nefes alır, kalpleri atar, düşünür, hisseder, strese girer, heyecanlanır, korkar, sevinir… Anne ve bebek sanki iç içe bir işbirliği içindedir. Beraber mutlu olurlar, beraber üzülürler… İşte bu nedenle her ikisi de hem öğretmen, hem öğrenci gibidirler. Hem öğrenir, hem öğretirler. İşte burada vahyin sesini duymak çok önemli. Eğer anne ve bebeği üzerinden bu sesi duyabilseler bu yolculuk hayırla sonuçlanır. Bir sonraki yaşam olan doğum sonrası yeni hayata her ikisi de güzel bir başlangıç ile başlar. Ama vahy sesini duymayan ve duymak istemeyenler için bu yolculuğun sonu kötü bir başlangıç olur. Oysaki yeryüzüne yeni bir halife gelmektedir. Bu küçük halifenin sorumluluğunu üstlenmiş olan anne kendisine düşen bu özel rolünün farkında olmalıdır. Bilmelidir ki her sürecin bir son noktası vardır. Ve bu süreci insanın kendi talepleri belirler. Ya bu süreç sabahların doğuşu olur ya da akşamların başlangıcı. Bu nedenle her anne kendini kurtarabilirse bebeğini de kurtarır. Ama anne kendini kurtaramıyorsa, bebeği olan ilahi emaneti de korumayacaktır. İşte hamile kalmadan önce her annenin kalbi ve ruhu hazır olmalıdır. Bebeğinin sorumluluğunu da kaldırabilmek adına önce kendi sorumluluğunu bilmelidir. Kendi sorumluluğunu bilmeyen bir kişi, başkalarının da sorumluluğunu kaldıramaz. Bu yüzden her anne adayı hamile kalmadan, önce beden sağlığını hazırladığı gibi kalp ve ruh sağlığını da hazırlamalıdır. Aksi takdirde anne bebeğiyle beraber tekâmül yolculuğuna devam edemez.  İtaat eden bir kul olma yolunda ilerlemesi gerekirken isyan yolunda ilerler. Allah muhafaza etsin.  Her bebek bir mucizedir. Mucizeler de ilahi davete çağrıdır. Bu çağrıyı duymayanlar kaybederler. Bu çağrıyı duyanlar ise bir hamdı, bebeği ile ikiye katlar. Bu yüzden ilahi bir mucize üzerinde gerçekleşiyor diye her anne, kendini büyük bir onur ve izzet üzerinde olduğunu hissetmelidir. O mucizeyi kendisinin taşıdığının farkında olmalıdır. Her bebek, dirilişin mucizesidir.

0 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör

Bismillahirrahmanirrahim Hz. Fatime-i Zehra'nın (s.a) şahadet haberi Hz. İmam Ali'ye (a) verildiğinde, Müminlerin Emiri bayıldı. Kendine geldiğinde ise şöyle buyurdu: "Ey Muhammed'in (s.a.a) kızı! Sen

BEYAZ GÜVERCİNİM Ellerimin arasından beyaz güvercinim Altın kafesini bırakıp, gitmek ister Bilirim, özgür olmak senin de hakkın Kalbimin inlemesi gözlerimde saklı. Git güvercinim, git istiyorsan Ben

EMEVİ İSLAM ANLAYIŞININ AİLE’YE YANSIMALARI Peygamber(s.a.a) ‘in vefatı ile başlayan süreçte, imamet ve hilafet birbirinden ayrılınca İslam’ın hayat felsefesi bin dereceden bir değişim geçirdi. Dünya

bottom of page