top of page

BİZ, KERBELA'NIN ÇOCUKLARIYIZ

BİZ, KIYAM'IN ÇOCUKLARIYIZ.         Kıyamdan sonraki günleri yaşıyoruz. Bugünlerde kalbimde öyle bir sızı var ki... İmam Hüseyin(sa) ve yarenlerinin “Rabb'imiz Allah ve teslimiyetin sadece Allah’a” olduğunu haykıran duruşunun bedellerinin ödendiği günler... Bencillik ve menfaat üzerine kurulan hayalleri yıkmak için… Dünya zevklerine düşkün zalimlere karşı, ümmeti uyandırmak için... Tebliğ ile anlamayan zihniyete, eylem ile anlatmak için… Hayatın anlam ve izzetini öğretmek için…   Allah’a isyan edenlerle aynı safta olmadıklarını göstermek için...  İnsanlık onurunu korumak için... Kutsanan saçmalıklara meydan okumak için... Ölümün kime sunulması gerektiğini anlatmak için... Zalimlere boyun eğmemek için... Onların hile ve oyunlarını başlarına geçirmek için...  Asıl zaferin yüce Allah’ın rızasının kazanmak olduğunu göstermek için… Gerçek "İmam" ın kim olduğunu göstermek için…  Kur’an’ın yolunu açmak için…. Resul(saa)’ün sünnetini diriltmek için…  Tüm bu bedeller göze alındı.       Bununla beraber yinede kalbimi bir ızdırap dolduruyor. Kalbimin bir yarısı ayağa kalkıyor. O gün orada olsaydım, bende onun yanında olurdum. Bende bu onurun bir parçası olurdum. Kalbimin diğer yarısı da çok üzgün...  Hz. Hüseyin(sa), diğer peygamber ehlinin ve gerçekten elinden, dilinden, belinden emin olunan o inananların aramızdan zulüm ile alınması...  İnsan gibi görünenler, değerli insanlara bunları reva görüyorlar!       Ve bu revaların hiç bitmediğini görüyorum... Ey Hüseyin! Canlar senin yoluna feda olsun. Heyhat! Senin başına gelenler hâlâ bitmedi. Sana yapılanlar bugün hâlâ devam ediyor... Yemen'de, Nijerya'da, Filistin'de, Suriye'de.... İnsanların ne kadar zalim, ne kadar cahil ve ne kadar çok bencil olabileceğine aklım zorlanıyor, kabullenemiyorum. Bu kadar aşağılara düşebilir mi insan? Bunların öğretmeni olan şeytan bu kadar mı kin ve intikam ile dolu. Bu kadar derin mi insana nefreti? Peygamber, çocukları ve dostlarına bu düşmanlıkları.... Hepsinin zemininde yatan Allah’a isyan mı?  Allah’a isyanın olduğu her yerde, bu şekilde cahil ve zalim çıkışlar olur. İmanın sarsıntıya uğradığı kalp sahipleri böyle zulümlere cesaret edebilirler. Aklını devreye koymayan nefis sahipleri, böyle çirkin ve zararına bir alış veriş yaparlar. Tarihte bu tablonun tekerrürlerini görmüyoruz mu? Bugün bile “Rabb’imiz Allah” demenin faturaları ödenmiyor mu? Bu inanan halklara neler layık görülmüyor ki! Hâlâ koltuklar adına, güçler adına, nefisler adına, asabiyetler adına, paralar adına İslam’ın yolları tıkatılmış. Hz. Hüseyin(as)’in karşı durduğu yezidi ahlakın en âlâsı yaşanıyor ve bu ahlak anlayışı çok cazip ve renkli olarak teşhir ediliyor. Dünya sevgisi amaçlanmış, altına, şehvete ve makama tapar olunmuş. Tüm hile ve oyunlar mevcut. İnsanlığa reva görülenler ayyuka çıkmış, ahlaksızlık, ilkesizlik, asabiyet gayet meşru... Yanlışlıkları, delaletleri, çirkinlikleri, haksızlıkları anlatmaya kalem bile yetmez...       Bunlara şahit olurken İmam Hüseyin’i anlamamak mümkün mü? Ehl-i Beyt mektebinin neler çektiğini anlamamak mümkün mü? Kim ne kadar unutturmaya veya gölgelemeye çalışsa da unutulamaz. Tarih bunun şahididir.      İmam Hüseyin(sa), “müslümanım” diyerek, üzerimize bir kâbus gibi çöken küfrün gerçek çehresini bize gösterendir. O, renkli ve cazip bir edâ ile bize doğru gelen canavarı tanıtandır. O; hakikat meşalesini, tüm küfür ve günahlara rağmen bize ulaştırandır. O, aldanmayan ve aldatmayandır. O, insanlık onurunu koruyandır. O, iman çizgisini her halükârda kırmadan bize öğretendir. O, yalnız kalmasına rağmen bir müminin çok şey olduğunu ispatlayandır, umutsuzluğu kırandır. Kıyamdan sonra bile olsa kıyamların bitmediği gerçeğini öğreniyoruz. Biz burada bir mektep görüyoruz. Hüseyinlerin ölmeyeceğini, Zeyneplerin de susmayacağını anlıyoruz.     Nerede bir zulüm, haksızlık, susuzluk ve feryat görsem İmam Hüseyin(as) aklıma gelir. Nefesim daralır. Kalbime kan damlıyormuş gibi hissederim. Akabinde İmam Hüseyin’in amacını, tavsiyelerini, yolunu ve nelere direndiğini düşününce kalbimdeki o sızı bir filize dönüşür. Cesaret gelir bana. Kendime güvenim artar. Duruşum ve kimliğim için ayakta olmam gerektiğini, hayatın her safhasında imanımı korumak için uyanık olmam gerektiğini hatırlarım. Kısaca "Hüseyin!" gibi olmam gerekliliğini, kendime hatırlatırım. Anlıyorum ki yas ve matem ile sadece değil, taraftarlığım ve direnişim ile İmam Hüseyin(sa)’i anlamam gerektiğini...    Ey Hüseyin! Seni sevmek ve seninle olmak, aradan yıllar da geçse çok büyük bir lütuf ve kazanım. Allah’ımıza hamdolsun. Ki seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi, seninle beraber olanları sevmeyi, sana ait her şeyi sevmeyi bize bağışladı. Hamdolsun ki biz, kıyamın çocuklarıyız! Lebbeyk Ya Hüseyin!

0 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör

ET-TAHİR

İFTAR, KADER VE İMAM Fe- ta-re harflerinde oluşan bir kavramdır. Anlamı uzunlamasına yarılmaktır. Kimi zaman bozmak, kimi zaman da düzenlemek yoluyla olur. Bu fiilden oluşan kavramlardan biri de fıtr

bottom of page