top of page

ADAM KAYIRMA VE TORPİL

  ADAM KAYIRMA VE TORPİL  Sosyal eşitsizliğin diğer bir yönü ehil (uzman) olmayanın iş başına geçmesi ve işlerin yolunda gitmesine engel olan torpil mekanizmasıdır. İslam ise sosyal düzeni; adalet (eşitlik) temeline bina eder. Sınıfsal bir ayrışma yapılmaksızın, herkes Allah’ın hükümleri karşısında birdir. Peygamber oğluyla bir köle çocuğu Allah indinde eşittir. Âdem’in oğlu olması Kabil’e verilecek cezayı hafifletecek değildir. Babasının ısrar ve çabalarına rağmen iman etmeyen Nuh’un oğlunu babasının Allah’ın Elçisi olması tufandan kurtarmaz. Bilakis, oğlunun azgın dalgalarda boğuluşunu derin bir hüzün içinde seyreden ve Rabb’inden onu kurtarmasını talep eden Nuh’a Rabbi’nden cevap gelir: “O senin ailenden değil!” Aynı kanı, geni taşısalar da mü’min bir baba ile kâfir oğlunun bağlarını koparan bir açıklamadır bu. Ne oğullar, ne mallar, ne makam, ne de babalar onları azaptan kurtaramadı: “Onlar, işledikleri günahlarından dolayı tufanda boğuldular, peşinden yakıcı bir ateşe atıldılar ve kendilerini azaptan kurtaracak, Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar” (Nuh, 25)  Bir başka ayette ise gerçek yakınlıktan bahsedilir: “Ancak inananlar kardeştir.”      Hz. Nuh (a.s) ve Hz. Lut (a.s)’un eşlerine peygamber zevcesi olmaları ne gibi bir şöhret sağlamıştır? Yalnız Allah’a iman eden ve kocası Firavun’un rablik iddiasına şiddetle karşı çıkarak mü’min kadınların örneği olma onurunu hak eden Asiye’ye, asırlar boyu adı zulüm ve şirkle anılacak Firavun’un karısı olmak neyi kaybettirir? Hz. Muhammed (s.a.s)’in amcası olmak, adı Kur’an’da “Elleri kurusun” bedduasıyla anılan Ebu Leheb’e kıyamet günü nasıl bir ayrıcalık kazandırır?      Kıyamet Günü “Dostluğun, alışverişin ve şefaatin olmadığı” dehşetli bir gündür. “O gün anne yavrusundan, kardeş kardeşten kaçar, hiçbir dost dostunu sormaz.”      Müşriklerin elebaşı Ebu Leheb bir gün Rasulullah (a.s)’a sorar: “Ben iman edersem bana ne var?” Mekkeliler arasında makam ve şan sahibi olmakla kibirlenen Ebu Leheb, kendisine yapılan ayrıcalıklı muamelelerin devam edeceği ümidini taşımaktadır. Rasulullah (a.s)’ın: “Bütün mü’minlere ne varsa sana da o var” cevabı üzerine içi öfke ve nefretle dolu bir halde inkârını belirtir: “Beni başkalarıyla eşit tutan din olmaz olsun!”       Mekkelilere kabilelerin ismiyle teker teker hitap ederek cehennem azabına karşı onları uyaran Rasululah, kızı Fatıma’ya dönerek sözlerini tamamlar: “Ey Fatıma! Malımdan dilediğini benden iste. Fakat Allah’a karşı sana bir yardımım olmaz.” Fatıma (sa) buğday öğütür, ekmek pişirir, gün içinde defalarca dışarıdan eve su taşır. Bedeni artık bu yükün altında ezilir hale gelir.      Kureyş’ten bir kadın hırsızlık yapar ve Hz. Peygamber (a.s) bunu duyunca hükmü verir: “Parmakları kesilmelidir!” Kureyş’in büyük, zengin aileleri bunu kabileleri üzerinde kalacak kara bir leke olarak görür ve hükmün iptali için Rasul’ün sevdiği bazı isimleri aracılık yapması için Rasul’ün yanına gönderirler. Ama O, Allah’ın yasalarını uygulamakta kararlıdır; her türlü uzlaşma ve kayırmaya kapılarını sertçe ve bir daha açılmamacasına kapatır: “Hüküm benim ellerimde olduğu sürece kaçış yolu yoktur. Hatta bu, Peygamber’in kızı Fatıma bile olsa, parmakları kesilecektir.”       Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s), aynı olay üzerine halkın karşısına çıkıp şu açıklamayı yapar: “ Ey İnsanlar! Siz Allah’ın kanunlarından birinin uygulanmaması için vasıtalar mı arıyorsunuz? Şüphesiz sizden öncekiler, şerefli (soylu) biri hırsızlık yaptığında onu serbest bırakmak, zayıf biri suç işlediğinde onu cezalandırmak yüzünden helak olmuşlardır. Allah’a yemin ederim ki, eğer Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık yapsaydı onun da elini keserdim.”  O (s.a)’nun kalabalık bir topluluk önünde yaptığı konuşma, halkın bu yönde taleplerle (kayırma, torpil vb) bir kısım insanları Allah’ın kanunlarından muaf tutma girişimlerini, şiddetle engeller niteliktedir. Çünkü O, kayırma için değil adalet için gönderilmiştir.  “Müslümanlar ancak kardeştir.” (Hucurât, 10) ilâhî düsturu gereği her türlü taassup, menfaat ve geleneksel algılama hatalarından sıyrılarak İslam kardeşliğini adalet üzerine tesis etmesi mü’minin üstünde bir borçtur.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

TARKAN, GEÇÇEK VE GELECEK Sosyal medya da gündeme oturan Tarkan’ın “geççek” klibini merak ettim, ben de izledim. Evet başarılı bir klip olmuş. Tarkan’ın hakkını iyi vermek gerek. Güzel sunmuş. Ancak b

MİRAÇ VE HİBETULLAH Zer âleminde Resulullah’ın (saa) tüm insanlar ve seçkinler arasında en seçilmiş kişi olduğunu biliyoruz. O gün sorulan tüm sorulara Resulullah(saa), tüm insanlar arasında en hızlı

bottom of page